Komplo Teorilerinden Markaların Geleceğine: Kovid-19

Çin’de başlayıp birkaç ay içerisinde tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 büyük devletleri dahi çaresiz bıraktı. Aynı zamanda Koronavirüs, beraberinde hayli ilginç komplo teorilerini de getirdi. Bu makalede komplo teorilerinden markaların geleceğine, tüm detaylarıyla Kovid-19’dan bahsedeceğiz!
Çin’in Wuhan bölgesinde 2019 yılının son günlerine girilirken bir virüs tespit edildi. O günlerde sanırım hiç kimse bu virüsün 3 – 4 ay içerisinde tüm dünyayı etkisi altına alarak sosyal hayatı durduracağını tahmin etmiyordu. Çünkü bu virüs Corona ailesine aitti. Yani daha evvel SARS ve MERS versiyonlarından dolayı herkesin bildiği ve bilim insanlarının aşina olduğu bir virüstü. Zaten bu yüzden virüs, “yeni tip Koronavirüs” şeklinde adlandırıldı. Ancak bu virüs diğerleriyle aynı belirtileri göstermesine karşın, kuluçka süresi ve yayılım hızı bakımından öncekilerden farklıydı.
Bu arada yeni tip Koronavirüs, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020‘de pandemi olarak ilan edildi. Ayrıca yine Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu yeni virüs Covid-19 olarak adlandırıldı.
Evet, günümüz dünyasının büyük devletlerini dahi çaresiz bırakan Kovid-19, beraberinde hayli merak uyandıran komplo teorilerini de getirdi. Bu makalede; Kovid-19 odağında öne çıkan komplo teorilerine göz atacağız. Ardından Koronavirüs’ün bizlere yaşattığı tecrübelere ve markaların gelecek planlarına nasıl etki ettiğine dair detaylara değineceğiz.
Amerikalı yazar Dean KOONTZ’un 1981 yılında yayınlanan “The Eyes Of Darkness” kitabında, 2020 yılında bronş tüpleri ve akciğerlere saldıracak bir hastalıktan bahsediliyor. Ayrıca bu hastalığın mevcut olan tüm tedavileri yeneceği belirtiliyor. Hatta kitapta Çinli bir bilim insanının ABD’yi Wuhan-400 adlı yeni bir silahla tehdit ettiği ve bu ismin Wuhan şehrinin dışında RDNA laboratuvarlarında geliştirilen 400. virüsten geldiği yazıyor.
Bu arada The Eyes Of Darkness’ta, Wuhan-400’ün mikroorganizmaların yaşayabilir bir türü olduğundan bahsediliyor.
Dramatik hikayelerin peşinden koştuğumuz bu günlerde, Koronavirüs salgını eğer kitapta yer aldığı gibi devam ederse şanslıyız. Çünkü hastalığın bu denli yayılmasından daha şaşkınlık veren yönü, aniden ortadan kaybolması. Bu arada kitapta hastalığın 10 yıl sonra yeniden başlayacağı da yazıyor. Fakat bu kitaba göre ikinci tekrardan sonra hastalık bu kez bir daha gelmemek üzere kaybolacak.
Yaşadıklarımız, zihnimize atılan bir işaret fişeği mi, yoksa distopik bir gerçekliğin rahatsız edici kehaneti midir bilinmez… Kesin olan bir tek şey var o da Dean KOONTZ’un kitap satışlarında bir canlanma görüleceğidir.
Kara Veba’nın feodalizmi bitirdiği, Çernobil’in ise Sovyet sosyalizminin çöküşünü sebep olduğu iddia edilir. Bugünse Koronavirus’ün mevcut küresel kapital sistemin aksayan ayaklarına bir balta vuracağı iddia ediliyor.
Ulus devletin ötesinde alternatif bir toplum, küresel dayanışma ve işbirliği içinde hareket eden bir toplum gibi düşüncelerin daha yüksek sesle dile getirilmesini sağlayan Koronavirüs’ün, kapitalizmin en büyük sınavı olduğu reddedilemez bir gerçektir.
Bu düzende daha evvel tartışma konusu dahi olamamış küresel çapta sosyal politikaların devamlılık gösterip gösteremeyeceğini ve mevcut sistemin bunu ne ölçüde kaldırabileceğini ilerleyen günlerde göreceğiz.
Tüm komplo teorisyenleri, bir meselede suçluyu ararken, mevcut durum karşısında kimin kazançlı çıktığına bakarlar. Yeni tip Koronavirüs sürecinde komplo teorisyenlerinin gazabından nasibini alan bu defa, Netflix oldu.
Bu arada salgının yayılmaya başladığı günlerde Netflix’in hisse senedinin değerlenmesi, komplo teorisyenleri için elle tutulur bir kanıt olmuştur. Ayrıca sinema salonlarının faaliyetini durdurması ve insanların eve kapanmış olması bu süreçte herkesin Netflix gibi dijital platformlara dair alışkanlık edinmesini kolaylaştırmıştır. Tüm bunlar; komplo teorisyenlerinin Netflix’e odaklanması için yeterli olmuştur.
Dünya genelinde COVİD-19 virüsünün etkilediği belki binlerce firma oldu. Bu firmalar arasından birinin durumu diğerlerinden biraz daha trajikomik.
Amerika’nın üst sınıf bira markalarından biri olan Corona’nın Mart ayında hisse senetleri tüm zamanların en düşük seviyesini gördü. Ayrıca yapılan anketlere göre ABD’de bira içenlerin yüzde 38’i hiçbir şekilde, yüzde 14 ise halka açık yerlerde bir daha Corona bira tüketmeyeceğini belirtiyor. Firma yöneticilerinin zedelenen marka değeri için ne önlemler alacağı ise merak konusu.
Bir süredir üzerinde konuşulan ve tartışılan 5G teknolojisi daha önceki emsallerinden bin kat daha hızlı ve kesintisiz data transferi sağlıyor. Toplantılar, etkinlikler, konferanslar ile bunların arkasındaki mekan yöneticileri ve organizatörler için bir oyun değiştirici görevi üstlenen 5G teknolojisi, daha hızlı veri aktarımı sağlayacak ve çok sayıda eşzamanlı kullanıcı için büyük miktarda veri taşıyacak.
Buraya kadar etkileyici gözüken bu tabloya Wuhan detayı girince işler değişiyor. Çünkü 5G kullanılan bölgelerdeki insanlarda grip benzeri hastalıkların baş gösterdiği ileri sürülüyor. Ve Wuhan bölgesinde 5G teknolojisinin kullanılmaya başlandığı biliniyor. Koronavirüs salgının 5G teknolojisinin kullanıldığı Wuhan’da başlaması ise komplo teorisyenlerinin ortaya attıkları iddiaları destekler nitelikte.
∴
Komplo teorilerinden markaların geleceğine bir bilgi paylaşımında bulunduğumuz bu makaleyi özetlemek gerekirse; peşinden koşmak istediğimizde birçok seçenekle karşımıza çıkan komplo teorilerinin haklı mı yoksa haksız mı olduklarını belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Umarız ki en kısa sürede tüm dünyanın başına bela olan bu salgından kurtuluruz. Öte yandan şu bir gerçek ki Koronavirüs süreci, insanoğluna büyük tecrübeler yaşatıyor. Mesela adeta dijital devrimin provasını yaptığımız bu günlerde okullar online eğitim modeline geçti. Ayrıca perakende sektöründeki firmalar tüm mağazalarını kapatıp tamamen online satışa yöneldi. Şirketlerin büyük çoğunluğu da home-office çalışmaya geçmek durumunda kaldı.
∴
Dünya zaten değişiyordu ve biz de bu devrimin ayak seslerini duyuyorduk. Fakat Kovid-19 bizlere öyle bir dönem yaşatıyor ki, bir nevi gelecek çağın fragmanını izliyoruz.
Yeni neslin ve firmaların ise bu fragmandan ders çıkartarak kendilerine sormaları gereken bazı sorular var. Mesela; “Dijital devrimde yerinizi alıyor musunuz?”, “Satışlarınızı e-ticarete yönlendiriyor musunuz”, “Sanal dünyada şimdiden yerinizi almaya başladınız mı?”
Bu sorulara verilecek olan yanıtlar aslında geleceği tasvir ediyor diyebiliriz.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.