Yapay zeka bugün hayatın her alanında karşımıza çıkmakta ve hayatı kolaylaştırıcı etkisiyle adeta elimiz ayağımız olma konumundadır. Peki yapay zekanın demokraside kullanımı nasıl olacak? Ve bizler yapay zekalı politikacılar için hazır mıyız?

“Demokrasinin Fişini Takın: Yapay Zekalı Politikacılar Geliyor” desek aklınıza ne gelirdi?

Siz o soruya yanıt arayadurun, Fransa’da yapılan bir ankete göre her iki insandan biri önümüzdeki yıllarda Fransa’da ve Avrupa Birliği’nde (AB) demokrasinin gerileyeceğini düşünüyor.

Buradan hareketle diyebiliriz ki; demokrasi kavramı, beşiği olarak gösterilen Avrupa coğrafyasında dahi tartışma konusu haline gelmiştir. Buna ek olarak demokrasinin en önemli araçlarından biri olan seçimlere katılım oranı dünya genelinde bir hayli azalmıştır. Tüm bunlar aslında demokrasi adına tartışmaların ne denli haklı olduğunu ispatlar niteliktedir. Şimdi hep birlikte demokrasinin geldiği noktaya ilişkin rakamlara biraz göz atalım.

Son 30 yılda dünya genelinde seçimlere ortalama katılım oranı yüzde 67 olarak belirlenmiştir. Bu oran Avrupa Birliği parlamento seçimlerinde yüzde 42 gibi bir orana gerilemektedir. Amerika kıtasına uzandığımızda ise, New York seçimlerinde sandığa gitme oranının daha da düştüğünü görürüz. Burada seçime katılma oran yüzde 24 olarak karşımıza çıkmaktadır.

Peki, insanlar neden artık politik görüşlerini sandığa yansıtmaktan vazgeçiyorlar? Tam da bu noktada şu genel kanı; insanların, sürekli birbirleriyle tartışan, hatalarını ve yolsuzluklarını halka fatura eden politikacılardan yorulduğu şeklindedir.

Demokrasinin Fişini Takın

Var, ama kendileri insan değil. Yapay zeka bugün hayatın her alanında karşımıza çıkmakta. Ayrıca yapay zeka hayatı kolaylaştırıcı etkisiyle adeta elimiz ayağımız haline gelmiş durumdadır. Hatta yapay zeka bugün; bizim yerimize düşünen, zevklerimize göre dinleyeceğimiz müziği seçen, izlememiz gereken filmi ve okumamız gereken kitabı öneren, gerektiğinde haritadan bize en kısa yolu gösteren bir yapı haline gelmiştir.

Yapay zeka öyle alanlarda insanların yerini alıyor ki… Örneğin uçaklardaki oto pilot veya sürücüsüz otomobiller. Ayrıca Toshiba’nın Japonya’da bulunan insansız fabrikası da buna örnek gösterilebilir. Şimdi ise yapay zekanın sıradaki durağı, kulağa ulaşılamaz gelen politikacıların koltuklarında!

Yapay Zekalı Politikacılar

Günümüzdeki siyasetçiler yapay zeka yardımıyla insanların eğilimlerini ölçerek politik propagandalarını oluşturmaktadırlar. Ancak bu gidişle yapay zeka sadece bir yardımcı eleman olmakla kalmayacak gibi gözüküyor.

Rusya’da son seçimlerde “Sizi en iyi bilen başkan” sloganıyla seçmenlerden 25 bin oy alan yapay zekalı politikacı ‘Alice’ ya da Tokyo’da 4 bin oy alarak üçüncü olan ‘Michihito Matsuda’ ve son olarak Yeni Zelanda’da 2020 genel seçimlerine hazırlanan ‘SAM’ buna en güzel örnektir.

Yapay Zeka Sam

Tüm bunları görünce insanın “demokrasinin fişini takın” diyesi geliyor. Çünkü görünen o ki gerçekten de yapay zekalı politikacılar çok yakında siyaset sahnesinde olacak!

Hafızam Sınırsız

Bu arada Facebook Messenger üzerinden sağlık, eğitim, iklim değişikliği hakkında fikirlerini paylaşan yapay zekalı politikacı ‘SAM’ yaptığı canlı yayınlar esnasında şöyle bir açıklamada bulundu;

“Benim hafızam sınırsız, bu yüzden asla söylediklerinizi unutmayacak ya da görmezden gelmek gibi bir davranışta bulunmayacağım. İnsanlardan farklı olarak karar alırken ve çalışanların pozisyonunu belirlerken ön yargısız karar vereceğim”

Evet yapay zekalı politikacı SAM bunları söyleyerek seçmenlerden kendisine güvenmelerini istiyor. Siyaset arenasında devrim niteliğindeki bu gelişmelerin aile, eğitim ve ekonomi gibi toplumun birçok alanını da etkileyeceği öngörülmektedir.

Bakalım ilk bakışta yabancı ve korkutucu gelen bu yapay zekalı politikacılar, seçmenlere gerçekten de güven verecek mi?


💡 Beyin Dalgaları Anlaşılabilir Sözcüklere Çevrildi

Bülten Aboneliğinizi Aktifleştirin

Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti.