Kariyerini uluslararası firmalarda satış ve satış yöneticiliği gibi pozisyonlarda başarıyla sürdürdükten sonra, 2021 yılında Borsanın İzinden platformunu kuran İbrahim Babadağı ile hem finansa dair önemli konu başlıklarını değerlendirdik hem de girişimi, kitapları ve eğitimleri ile ilgili merak edilenleri sorduk
Branding Türkiye’nin “Duayenlerle Röportaj” serisinde bu kez Borsanın İzinden platformunun kurucusu İbrahim Babadağı var. İbrahim Babadağı ile gerçekleştirdiğimiz röportaj kapsamında finansal okuryazarlıktan paranın gelecekteki pozisyonuna, Borsanın İzinden platformunun dününden bugününe kadar her şeyi konuştuk. Ayrıca kitapları ve eğitimleri ile ilgili merak edilenleri de sorduk.
Başlarken biraz İbrahim Babadağı ismini tanıyalım. Kimdir? Bugüne dek neler yaptı? Bundan sonra neler yapacak? Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
İbrahim Babadağı: Merhaba, tabi, bahsedeyim. 1984’te İzmir Karşıyaka’da doğdum, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Mezuniyetimden sonra girdiğim satış sektöründe yaklaşık 15 sene çeşitli uluslararası firmalarda satışın hemen hemen her pozisyonunda aktif olarak yöneticilik yaptım.
2009 yılında başladığım finansal piyasalarda işlem yaparak para kazanma konusunda kendimi her açıdan geliştirmeye çalıştım. Girilebilecek tüm yollara girdim, denenebilecek her şeyi denedim, tecrübe biriktirdim ve finansal piyasalarda kendi sistemimi kurdum. 2019’da başladığım Borsanın İzinden projesiyle, sosyal medyanın da yardımıyla geniş kitlelere ulaşma şansı elde ettim. 2021 yılında Borsanın İzinden Eğitim ve Danışmanlık şirketini kurdum. Şu an halen piyasalarda aktif olarak trading işlemleri yapıyorum, ek olarak kurmuş olduğum Borsanın İzinden BLOG ile bu alana yönelik eğitici içerikler üretiyorum. Borsanın İzinden Atölye’de ise hazırladığım profesyonel eğitimleri bu işte kendini geliştirmek isteyen diğer kişilere sunuyorum.
Bundan sonra da finansal okuryazarlık üzerine çalışmalarıma devam ederek daha, özellikle trading’in, trade psikolojisinin ve risk yönetiminin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamayı hedefliyorum. Dijital platformlar üzerinden bilgi paylaşımına ağırlık vererek, daha fazla insanın finansal bilgiye erişimini sağlamak istiyorum.
Türkiye’de toplumun finansal okuryazarlık konusundaki durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
İbrahim Babadağı: Türkiye’de finansal okuryazarlık ne yazık ki istenilen seviyede değil, hiç de olmadı. Bunun tabi çok farklı nedenleri var. Ancak bence en önemli nedenlerinden biri, finansal eğitimin erken yaşlarda başlamaması. İnsanın “finansal okuryazarlığın” ne olduğuyla ilgili fikri çok geç oluşmaya başlıyor. Finansal özgürlük, tasarruf, yatırım gibi teknik terimler kişiye çok geç ulaşıyor. Dolayısıyla insanlar bu konularla ilgili yeterli bilgiye sahip olmakta gecikiyorlar. Ancak son yıllarda, özellikle pandemi sonrası, bu alanda olumlu gelişmeler de yaşanıyor. Medyanın ve dijital platformların etkisiyle finansal okuryazarlık konusunda farkındalık artmaya başladı. Yine de alınacak daha çok yol var. Bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor; doğru bilgiye erişim ve bu bilginin yaygınlaştırılması için daha fazla çaba sarf etmeliyiz.
Bir önceki soruyla bağdaşık olduğu için sormak istiyorum; eğer Türkiye’de toplumun finansal okuryazarlık seviyesi ortalamanın üzerinde olsaydı, Türkiye’de neler değişirdi?
İbrahim Babadağı: Bu soru çok güzel bir soru. Eğer Türkiye’yi hayal ettiğimiz finansal okuryazarlık seviyesine ulaştırabilseydik, bireylerin tasarruf alışkanlıklarından yatırım kararlarına kadar birçok alanda daha bilinçli hareket ettiklerini görürdük. Bu basit gibi gelse de, aslında çok köklü bir değişim ve hatta ülkenin geneline sirayet edebilecek bir değişim. Çünkü bu bilinç ekonomik büyüme ve istikrar üzerinde olumlu etkiler yaratır. Böylece İnsanlar finansal ürünleri daha iyi anlar, riskleri daha iyi yönetir ve dolayısıyla borçluluk oranları daha düşük, birikim oranları daha yüksek olur. Ayrıca, finansal krizlerin etkileri daha hafif atlatılabilir ve ekonomik dalgalanmalar daha iyi yönetilebilir.
Peki bu yeteneğin yani finansal farkındalığın oluşması için en uygun yaş ne zamandır? Çoğunlukla insanlar üniversite ve sonrasında finansla ve ekonomiyle ilgilenmeye başlıyor. Bunu lise veya ortaokul müfredatına almak abes mi olur? Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
İbrahim Babadağı: Bu soruya verebilecek cevabım şu: ne kadar erken, o kadar iyi. Bırakın lise veya ortaokulu, bu işe ilkokuldan, hatta belki aileden başlamamız gerekir. Yurtdışında bunun çok güzel örnekleri var, çocuklara yönelik finansal okuryazarlık temalı, tasarruf temalı, para biriktirme temalı onlarca çocuk kitabı var. Türkiye’de de son zamanlarda bu içerikler kitaplaştırıldı, eğlenceli ve çocuklara uygun hale getirildi. Şu çok açık, çocuklar, para yönetimi, tasarruf ve yatırım gibi konuları ne kadar erken öğrenirlerse, yetişkin olduklarında finansal kararlar almada o kadar başarılı olurlar. Bu yüzden, ne kadar erken, o kadar iyidir. Çocuk yaşta verilecek temel finansal bilgiler, bireylerin gelecekte karşılaşacakları finansal zorlukları daha iyi yönetmelerini sağlar. Bu eğitimler, bireylerin para yönetimi konusundaki becerilerini geliştirerek, uzun vadede daha sağlam bir ekonomik yapı kurulmasına da katkı sağlayacaktır.
Gelişen teknoloji ve bilgiye erişimin kolaylaşmasına karşın toplumun ekseriyetinde bazı kavramlar hala tam anlamıyla anlaşılamıyor. Bana göre borsa da bu kavramlardan biri. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İbrahim Babadağı: Bu biraz bizim toplum yapımızla da alakalı. Hiçbir zaman riski seven, girişimci, yeniliklere açık, ilerici, değişime uygun bir toplum olmadık. Ailelerimizden gelen bir “tutuculuk”, bir “garanticilik” her zaman oldu. Dolayısıyla, girişimle alınan risk karşılığı kazanılan yüksek miktar paradansa, bordrolu bir çalışan olarak risksiz alınan ama tutar olarak daha az olan paraları tercih ettik. Evlenirken bile annelerimiz babalarımız “sigortalı bir işi var mı?” veya “memur mu?” diye sorardı. Belki hala soruyorlardır. Öte yandan, borsada riskini ayarlayamayan, yeterli bilgi ve tecrübe edinmeden yüksek hacimli işlemler yapan, gerektiği yerde çıkmadığı için fiyatları düşen hisse senetlerinin içinde takılı kalan yüzbinlerce örnek, bize hep kötü anlatıldı, kafamızda borsayı “çok kötü kayıpların yaşandığı büyük bir kumarhane” olarak özdeşleştirdik.
Kimse borsanın yatırım ve tasarruf yeri olduğunu anlatmadı, anlatanları da biz dinlemedik. Dolayısıyla, borsa, birçok insan için hala anlaşılması zor ve karmaşık bir kavram olarak görülüyor. İşin bir de farklı bir yönü de var tabi, borsa ve yatırım konularının hala karmaşık bir dille anlatılıyor insanlara, bu alanla ilgilenmeyen insanların mevcut bilgi seviyeleriyle bu karmaşıklıkta anlatılan herhangi bir şeyi anlaması mümkün değil.
Ben ürettiğim her içerikte, hazırladığım her eğitimde öncelikle buna dikkat etmeye çalıştım. Bizim karşı tarafa kendi derdimizi basitçe anlatmamız gerekiyor, karşı tarafın hayatı zaten karmaşık, çeşitli sıkıntılarla uğraşıyor, bir de bir şeyi öğrenirken ekstra çaba sarf etmemesi gerekir. Öğreticinin, anlatıcının konuyu çok basit şekilde, basit örneklerle, gündelik yaşamdan alınan senaryolarla anlatması gerekir. Bunun için tabi öncelikle anlatıcının yüksek bilgi seviyesine ulaşması gerekir. Çünkü bir konuyu karmaşıklıktan arındırıp sade hale getirebilmek için yüksek bilgi gerekir. Konuyu iyi bilmeyen hiçkimse, konunun fazlalıklarını atamaz. Tabi, teknoloji ve bilgiye erişim kolaylaştıkça, bu kavramları daha anlaşılır hale getirmek de mümkün hale geliyor. Özellikle dijital platformlar üzerinden sunulan eğitimler ve bilgi paylaşımları, insanların borsayı daha iyi anlamalarına yardımcı olabiliyor.
Dijitalleşme ile birlikte birçok alanda köklü değişikler oldu. Ticaretin ve dolayısıyla para kazanmanın dinamikleri değişti. Öte yandan birikim yapmak hala çok önemli. Biraz fütürist bir açıdan bakarak sormak istiyorum. Paranın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İbrahim Babadağı: Biliyorsunuz, paranın tarihi son zamanlarda merkeziyetsiz borsaların, kripto paraların çıkmasıyla çok sert bir kırılıma uğradı. Paranın geleceği, dijitalleşmenin etkisiyle büyük bir dönüşüm geçiriyor. Kripto paralar ve blockchain teknolojisi, bu dönüşümün öncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Gelecekte, geleneksel para birimlerinin yerini dijital para birimlerinin alabileceğini ve bu sayede ticaretin ve para transferlerinin daha hızlı, daha güvenli ve daha şeffaf hale gelebileceğini düşünüyorum. Ancak çok da uç bir örnek olarak, geleneksel paranın hayatımızdan tamamen çıkacağını, en azından kısa vadede düşünmüyorum. Birikim yapmak ve finansal güvenliği sağlamak hala önemli bir konu olarak kalacak. İnsanlar, gelecekte de finansal bağımsızlıklarını korumak için akıllı yatırım yapmanın ve riskleri iyi yönetmenin yollarını aramaya devam edecekler.
Kitabınızdan da bahsetmek istiyorum. Aslında kitabınızda “neden bu kitabı yazdın?” sorusuna yanıt veriyorsunuz ancak biz okuyucularımız ve takipçilerimiz için aynı soruyu biraz farklılaştırarak tekrar soralım. Kitabınızı yayına hazırlarkenki temel motivasyonunuz neydi?
İbrahim Babadağı: Finansal piyasalarda yazılan kitapların, üretilen içeriklerin, eğitim materyallerinin çoğu Temel Analiz ile ilgili. Teknik Analiz de hemen hemen Temel Analiz kadar önemli bir bacak, ancak bu bacak çok geride bırakılmış, üzerine yeterince eğilinmemiş, detaylandırılmamış. Özellikle Türkiye’de bu eksiklik çok fark ediliyor. Ben Trading ve Teknik Analiz ile ilgili içerik üretmeye 2019 yılında başladım ve 15 senelik satış uzmanlığımın da verdiği tecrübeyle, anlattığım her şeyi olabildiğince basitleştirme yoluna gittim, çünkü bir şeyi karşı tarafa ne kadar basit anlatırsanız, kişinin dikkatini o kadar çekersiniz ve kişinin odaklanmasını o kadar güçlü sağlarsınız.
Yazdığım yazılar ve hazırladığım eğitimler daha ilk günden çok ilgi çekti, çünkü insanlar finansal piyasalarda trading konusuna, teknik analiz ile yapılan risk-ödül hesaplamalarına pek aşina değildi. Bunlar halen çok görünür şeyler değildir. İşte benim bu kitabı yazmaktaki amacım, finansal piyasalarda trade ederek de, teknik analiz yaparak da, trade psikolojisini güçlü tutarak, riski iyi yöneterek de iyi paralar kazanılabildiğini olabildiğince basit bir şekilde anlatmaktı.
Teknik Analiz ve Trading ile ilgili içerikler az olunca, insanlar bu konuları tam olarak öğrenemiyorlar, herkes teknik analizi bir “geleceği tahminleme aracı olarak görüyor. Halbuki teknik analizin amacı bu değil. Teknik analiz insana bir yol haritası veriyor ve “nerelerde kazalar var, nereler daha güvenli, nerelerde başın ağrıyabilir” gibi soruları cevaplandırmasını sağlıyor. Yani teknik analiz aslında bir “risk yönetim aracı”. 15 Örnekle Adım Adım Açıklamalı Teknik Analiz kitabımda da 15 örnekle bunu okuyucuya anlatmaya çalıştım.
Yayına hazır kitaplarınızın olduğunu biliyorum. Bunların yayın tarihi belli oldu mu? Ve bunlar dışında yazmayı düşündüğünüz veya odaklanmayı hedeflediğiniz bir kitap projeniz var mı? Özellikle kavramları kendi yorumunuzla tanımladığınız bir çalışma düşünüyor musunuz? Yoksa bunu blogunuz aracılığıyla yazdığınız yazılarla mı aktarmayı hedefliyorsunuz. Açıkçası ben bu konuda bir kaynak esere ihtiyaç olduğu kanaatindeyim çünkü dijitalleşmeyle birlikte birçok kavram yeniden anlam kazandı. Bunların derlenip literatüre kazandırılması iyi olmaz mı?
İbrahim Babadağı: Şu an iki tane yayına hazır kitabım var, ikinci kitabım teknik analizde sıklıkla kullandığımız ve çok önemli bir konu olan mumlarla alakalı. Mumlar aslında çok eski tarihi olan bir başlık, Japonya’da 1800’lü yılların sonunda keşfediliyor. Grafik üzerindeki fiyatların anlaşılması ve analiz edilmesi işini çok kolaylaştırıyor ancak öğrenilmesi gerekiyor tabi ki. Çıkartacağım kitap bu ihtiyacı karşılayacak ve kişilere mumlarla ve mum formasyonlarıyla ilgili tüm bilgileri verecek.
Bu kitap muhtemelen Eylül veya Ekim gibi raflarda olacak. Üçüncü kitabım Trade Psikolojisi üzerine olacak. O muhtemelen 2025 yılı içerisinde çıkar. Bunların bir kısmı blogumda yazdığım yazıların derlenmesi ancak sadece bunlardan oluşmuyor. Yeni içeriklerle zenginleştirdik kitapları. Dolayısıyla aslında hepsi yeni içerikler. İleride belki teknik analize konu olan tüm kavramların içerisinde bulunduğu bir kaynak kitap da çıkartabilirim.
Blogunuzdan konu açılmışken, mecranın kuruluş sürecini ve gelecekteki hedefini biraz sizden dinlemek isterim.
İbrahim Babadağı: Borsanın İzinden BLOG’u 2020 yılında kurdum. 2019 yılında sosyal medya mecralarında ürettiğim eğitici içerikleri derleyip, toplayıp tek bir kaynaktan ilgilenenlere sunmak gibi bir ihtiyaç doğdu. Bu ihtiyacı karşılamak için bir internet sitesi açtım ve Borsanın İzinden BLOG böylece açılmış oldu. Zamanla internet üzerindeki en geniş Türkçe finansal kaynaklardan biri oldu. Özellikle trading, teknik analiz, trade psikolojisi ve risk yönetimi konusunda çok geniş bir içerik var ve tüm bu yazılar birinci ağızdan, tecrübeyle yazılmış içerikler. Hiçbiri otomatik, yapay zeka ile oluşturulmuş veya sipariş üzerine yazılmış içerikler değil. Bu haliyle oldukça önemli yazılar. Bundan sonra da, Borsanın İzinden BLOG’u ilgili konularda Türkiye’nin en geniş Türkçe içerik sitesi yapmayı planlıyoruz ve ekibimle birlikte bu amaçla çalışıyoruz.
Okuyucularımız arasında geleceğin sektör profesyonelleri, uzmanları, akademisyenleri ve girişimcileri olan üniversiteli gençler de var. Kariyerini finans alanında ilerletmek isteyenlere önerileriniz nelerdir?
İbrahim Babadağı: Ben bu alandaki tecrübelerin çok fazla teoride kaldığını düşünüyorum. Kişi okulda, bölümünde, eğitimlerinde, lisanslarında bazı şeyler öğreniyor ancak iş, işbaşında öğreniliyor. İşbaşı konusunda ise çalışanların tecrübe eksiklikleri doğuyor. Dolayısıyla şunu söyleyebilirim, her alanda olduğu gibi bu alanda da teorik bilginin yanında pratik deneyim çok değerli. Kişinin öncelikle kendinin işlem yapması, kendinin yatırım yapması, kendinin içerik üretmesi, kendinin bir şeyleri tecrübe etmesi gerekli. Ayrıca, network oluşturma ve mentorluk ilişkileri geliştirme konusunda aktif olmalarını tavsiye ederim. Alanında uzman kişilerle kurduğunuz ilişkiler, kariyer yolculuklarında onlara rehberlik edebilir ve önemli fırsatlar sunabilir. Bir diğer konu ise özgüven. Öncelikle, kişinin kendini güvenmesi, sürekli öğrenmeye açık olması ve bu alandaki tutkusunu her zaman canlı tutması gerekir. Bir şeyler yapınca, ve o bir şeyleri sürekli yapmaya devam edince ödül mutlaka geliyor.
Bilgi odaklı bir sohbet oldu. Eminim okuyucular da çok keyif almıştır. Teşekkür ediyorum.
İbrahim Babadağı: Ben teşekkür ederim, oldukça yararlı ve keyifli bir sohbet oldu. Umarım okuyucular da yararlanmışlardır. Görüşmek üzere.
İbrahim Babadağı Hakkında
İbrahim Babadağı 1984 İzmir doğumludur. Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra Philip Morris, Nestle, Pepsico, Total Energies gibi uluslararası firmalarda Satış ve Satış Yöneticiliği olmak üzere çeşitli pozisyonlarında çalıştı. 2021 yılında Total Energies Ege Bölge Müdürlüğü pozisyonundan ayrılarak kendi şirketini kurdu ve Borsanın İzinden markasını yarattı. Halen finansal piyasalarda aktif olarak kendi işlemlerini yapıyor ve aynı zamanda Borsanın İzinden platformuna yeni projeler geliştiriyor.
2024 yılında çıkmış “15 Örnekle Adım Adım Açıklamalı Teknik Analiz” isimli bir de kitabı var. 2024 yılının sonuna doğru Mumlar ve Mum Formasyonları ile ilgili ikinci kitabın da çıkması planlanıyor. Şu anda X, Instagram, YouTube, Discord ve mail bülteni aboneleri olmak üzere 200.000’in üzerinde insana hitap eden Borsanın İzinden, İbrahim Babadağı ve ekibinin sürekli çabalarıyla, yeni plan ve projelerle büyüyor.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.