Günümüz işletmelerinin önem vermesi gereken en temel konu ürünlerini ya da hizmetlerini bir “marka” haline getirmektir. Sağlık sektöründe de durum böyledir. Bu makalede ise sağlıkta dijital markalaşma konusu odağında meseleyi değerlendireceğiz.
Günümüz işletmelerinin önem vermesi gereken en temel konu ürünlerini ya da hizmetlerini bir “marka” haline getirmektir. Sağlık sektöründe de durum böyledir. Özellikle daha fazla hasta çekmeyi hedefleyen özel sektör paydaşları bu durumu temel politika olarak görmelidir. Bu alanda yatırım yapan ve sundukları hizmetlerde markalaşmayı daha doğrusu dijital markalaşmayı hedeflemesi gereken sektörlerin başında da özel sağlık sektörü gelmektedir.
Sağlık Markalaşması
Belirli bir düzeyde kurumsal imajı, kimliği ve kültürü olan özel sağlık kuruluşları sahip oldukları ayırt edici özelliklerini (hekimler, teknolojik imkanlar ve fiziksel yapı gibi) hastalara internet reklamları ve sosyal medya gibi günümüz teknolojik imkanlarıyla aktarmalıdır. Ayrıca astane olarak sunduğu hizmetler ile diğerlerinden farklı olduğunu vurgulayarak hastalarıyla aralarında bir güven bağı oluşturmaya çabalamalıdır.
Türkiye’de sağlık alanında uygulanan reklam sınırlamaları düşünüldüğünde bu tür kuruluşların markalarını tanıtmada büyük sıkıntılar yaşadığı söylenebilir. Sektörde var olan tüm aktörler etik bir anlayış ile hareket ettikleri sürece, yasaklar ve cezalarla gelişen bir “sağlık pazarlaması” yerine, tüm topluma güven veren ve emin adımlarla ilerleyen bir “sağlık markalaşması” gerçekleşecektir.
Peki neler yapılmalı?
Sağlık sektöründeki hizmet sunucuları (hastaneler vs.); kendi pozisyonunu gözden geçirmeli ve bu anlamda markalaşma iş planlarını yeniden yapmalıdır. Her sektörde giderek birbirine benzeşen ürün ve hizmetlerin; “onu değil, beni seç” sendromunu aşması için tek ilaç markalaşmadır. Zira “yeni ilaç”, “ünlü doktor”, “yeni cihaz” gibi mesajlar veya çözümler gün geçtikçe yetersizleşmektedir.
Kısacası marka olmak; yenilikçilik ya da moda olmaktan ziyade, kalıcılık (süreklilik) unsuru üzerine kuruludur. Dolayısıyla sağlıkta rakiplerden ayrışmak için çözümü anlık mesajlarda yahut kampanyalarda değil, markalaşmada aramak gerekir.
Bu noktada dijital yol haritasının dikkatle çizilmesi de büyük önem taşımaktadır. Tüm bu stratejileri yürütürken aynı zamanda kurumsallaşmış bir yapıya da sahip olmak gerekmektedir. Hasta danışmanından, call center yetkilisine veya sosyal medya üzerinden gelen sorulara yanıt veren uzmanın da aynı kurumsal dili benimsemesi, bütünlük açısından önem arz etmektedir.
Sağlıkta Dijital Markalaşma
Dijitalleşmenin her ölçekten şirketin verimliliğini artırdığı ve daha rekabetçi olmasını sağladığı bilinen bir gerçektir. Bilindiği üzere dijital dünyada sınır yoktur. Bunun için marka vaadinin sadece mevcut yani lokal pazar için yapılması pek mantıklı değildir. Diğer bir ifadeyle global pazardaki hedef kitleye göre de marka konumlaması yapılmalıdır.
Günümüzde gerek iş yapma alışkanlığı ve gerekse bir aksiyonu kamuoyuna sunma biçimi değiştiğinden, markaların dijital dönüşüm stratejileri geliştirmesi zorunluluk halini almıştır. Sağlık sektöründe de durum böyledir. O yüzden sağlıkta dijital markalaşma vurgusu yapmak istedim.
Dijital Dönüşüm
Dijital dönüşüm, markaların dijital zamana ayak uydurmak için teknolojiyi tüm süreçlerinde kullanmaları olarak tanımlanabilir.
Dijitalleşme sadece bireylerin, kurumların değil nesnelerin, makinelerin de birbirleriyle bağlantılı olduğu yeni bir aşamaya doğru gelişmekte ve dört temel unsur etrafında şekillenmektedir:
- Müşteri talepleri ve kitlesel özelleştirme,
- Verinin değeri ve yeni iş modelleri,
- Kaynak kısıtları ve sürdürülebilirlik
- Yatırıma ve nitelikli işgücüne geçiş (TÜSİAD, 2017: 13).
Yeni teknolojinin herkesi ve her şeyi yakınlaştırdığı günümüzde; dijital dönüşüme ayak uyduramayan ve dijital markalaşmaya geçiş yapamayan markalar geride kalacaktır.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.