Sosyal Medyayla Değişen Algılar; Mahremiyet

Sosyal medya; iletişim, pazarlama, eğlence, alışveriş, üretim, tüketim gibi birçok alanda değişim yaşanmasına sebep oldu. Ancak sosyal medyayla değişen yalnızca bunlar değildi. Sosyal medya bazı konulara dair algımızı da değişti. Mesela mahremiyet gibi!
MSN ile chat yapılan dönemleri hatırlar mısınız? O zamanlar Facebook yoktu. Hatta MSN yokken insanlar chat odalarında hiç görmedikleri insanlarla iletişime geçiyor, bir anlık ve asla gerçeğe dönüşmeyecek sanal ve sıkı arkadaşlıklar kuruyordu. Şimdiyse durum biraz farklılaştı!
Hepimiz ufak veya büyük bir takım sırlara sahibiz. Kişinin kendisine ait mahremleri uluorta sergilemesi ise normal şartlarda teşhirciliğe yani psikolojik bir hastalığa işaretken sosyal medya aracılığıyla bunu yapmak olağan bir davranış halini aldı. Bundan yola çıkarak diyebiliriz ki sosyal medya evvela bireylerin, toplumların ve kurumların teşhir algısını değiştirdi. Bu da beraberinde yeni sosyolojik ve psikolojik sorunların doğmasına neden oldu.
∴
Bilindiği üzere internetin insan hayatının ayrılmaz bir parçası olduğu Web 2.0 evresi sosyal medya denilen ortamın doğmasına zemin hazırladı. “Peki sosyal medya nedir?” diye soracak olursanız kısaca açıklayayım.
Bir mobil uygulama veya web sitesinin etkileşimlilik, katılımcılık ve paylaşımlılık olgularını taşıması o uygulamanın veya sitesinin “sosyal medya” olarak anılmasını sağlar.
Tanımlamadan da anlaşılacağı üzere temelde oldukça basit ve masum bir iletişim, bilgi alma ve pazarlama ağı gibi gözüken sosyal medya, söz konusu mahremiyetin teşhiri olduğunda etik açıdan sorgulanan bir ortam ve/veya süreç halini alıyor.
Sosyal ağlar günümüzde çeşitli konu başlıkları çerçevesinde kategorize olmuş bir haldedir.
Evet, yüzlerce sosyal ağ var ve en popüler olanlarını baz aldığımızda bunların arkadaşlık, anlık mesajlaşma, paylaşım, blog, lokasyon, mikroblog, video, fotoğraf ve kariyer olarak kategorize edilmiş olduklarını görürüz.
Sosyal ağlar birer denetim ve gözetleme aygıtı görevinde de kullanılıyor. Çoğu kez bunu aklımızdan çıkarıyoruz
∴
Popüler sosyal ağların dışındaki diğer sosyal ağlar bu kategorilere odaklanarak ufak nüanslarla farklılaşmaya ve öne çıkmaya çalışıyor lakin çoğu kez sosyal ağ pazarında kendilerine yer edinemiyorlar.
Hatta Twitter bile son yıllarda mobil marketlerde kendisini sosyal ağ kategorisinde değil haber kategorisinde konumlamaya başladı. Çünkü az önce belirttiğim gibi sosyal ağ pazarında rekabet çok yoğun ve yıpratıcı. Lakin buna rağmen her geçen gün yeni bir sosyal ağın hayatımıza girdiğine şahit oluyoruz. Zira sosyal ağlar yalnızca bilgi edinme, iletişim ve pazarlama odaklı kullanılmıyor; birkaç paragraf evvel belirttiğim gibi sosyal ağlar birer denetim ve gözetleme aygıtı görevinde de kullanılıyor. Ve yine az önce ifade ettiğim gibi bizler çoğu kez bunu aklımızdan çıkarıyoruz. Ancak bence sosyal ağların bu yönü her daim aklımızda olmalıdır.
Ülkeler kendi (milli) sosyal ağlarını, arama motorlarını kurgularken aslında kullanıcıların mahremiyete dair gönüllü ifşalarını baz alıyorlar.
Şöyle ki hayatımız; Swarm ile nerede olduğumuzu ilan etmekle, Instagram ile ne yaptığımızı görselleştirmekle, Twitter ile ne düşündüğümüzü itiraf etmekle, Facebook ile duygularımızı ve ilgi alanlarımızı sergileyerek sosyalleşmekle, Linkedin ile yeteneklerimizi vurgulamakla ve YouTube ile birilerine seyirci olmakla geçiyor.
Bunlar afaki söylenmiş sözler değil. Türkiye’de bireylerin günün yaklaşık 7 – 8 saatini internette geçirdiği We Are Social raporunda da yer almaktadır. Mesela yapılan araştırmalar ve kamuoyuna yansıyan raporlar; sabah uyanır uyanmaz ilk iş olarak sosyal medya hesaplarımızı kontrol ettiğimizi gösteriyor. Öte yandan günde birçok kez hatta bir iş toplantısında dahi Facebook’u, Instagram’ı, Linkedin’i, Twitter’ı kontrol etme ihtiyacı hissediyoruz. Kısacası toplum olarak sosyal medyaya bağımlıyız. Bu bağımlılık bir taraftan da bireylerin kendi rızasıyla mahremiyetlerinden vazgeçmesine de neden oluyor.
Özetlemek gerekirse eskiden sır olarak algılananlar, bugün hayatın sergilenmesi gereken bir parçası olarak algılanıyor. Yeri gelmişken ve bitirmeden evvel şu detayı da vereyim; ne yazık ki internete ve sosyal medyaya olan bu bağımlılık ve kişinin internet ortamında kendisini “teşhir etmesi kültürü”, ilk ve ortaokul seviyesindeki çocuklara kadar inmiş durumda.
∴
İnternet ve sosyal medya çağın bir gerçeği ancak bu gerçeğin bağımlısı olmak, bu uğurda kendini teşhir etmek ve mahremiyetten gönüllü olarak vazgeçmek yerine bu gerçeklere bilgi açısından katkı sağlamak veya bu gerçeklere yazılımsal bir takım yorumlar getirmek bizim asıl uğraşımız olmalıdır.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.
1 Yorumlar
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Gerçekten sade ve güzel bir yazı olmuş. Araştırma yaparken rastladım. Hem işime yaradı hemde farklı bir pencereden bakmama neden oldu. Teşekkürler:)