Çalışan Performans Yönetimi Nedir?

Kurum kültürünün ve kurumsal değerlerin içerisinde yer alan performans yönetimi kavramı oldukça önemli bir durumdur. Peki çalışan performans yönetimi nedir? Niye önemlidir? Ve başarılı bir kurumsal yapı inşası için çalışan performans yönetimi nasıl uygulanır?
İç paydaş kavramının belki de en önemli noktası “çalışanlardır”. Çalışan memnuniyeti bir kurumun; kurum kültürünün, misyonunun ve vizyonunun, kurumsal standartlarının, kurumsal imajının hatta kurumsal itibarının en temel ve yegane parçasıdır. Her kurum, çalışanlarını önemsemekle ve beraberinde onların memnuniyetini sağlamakla mükelleftir. Bunun iki önemli nedeni vardır. Birincisi; çalışanlarda kurumsal aidiyet benliğini oluşturmaktır. Kurumsal aidiyet beraberinde sadık, sadakati yüksek, kurum kültürüne ve kurumsal değerlere bağlı, istekli ve işini aşkla yapan çalışanları yani yüksek çalışan performansını getirmektedir. İşini severek yapan çalışanların hem kendilerine hem kurumlarına kattıkları değer çok yüksektir.
Kurumlar yaşayan canlı birer organizma, sürekli öğrenme ile kendisini yenileyen ve geliştiren tüzel kişilerdir. Toplumu oluşturan bireylerin hayata kazandırılmasında, yaşamlarını idame etmelerinde, sosyal statülerinin oluşumunda, toplumsal rollerinin şekillenmesinde, toplumun ve bireylerin yaşamsal varlıklarının sürdürülebilirlik kazanmasında oldukça önemli bir rol üstlenmektedirler. Tıpkı toplumun en küçük fakat en önemli yapı taşı olan “aile” kavramı gibi düşünülebilir kurumların rolü ve önemi. Bu nedenle kurumlar şu gerçekliğin farkında olduklarında sürdürülebilir olup yaşamsal varlıklarını koruyabilirler. O farkındalık da; sadakati yüksek, çalıştığı kuruma bağlı, mutlu ve işini severek yapan çalışanların varlığıyla mümkündür.
İkinci önemli neden ise; yüksek çalışan performansıdır. İşini severek yapan çalışanların varlığı önemlidir çünkü ancak böyle çalışanlar yüksek performansla hem kendilerini hem kurumlarını geleceğe başarıyla taşıyabilirler.
Kurum kültürünün ve kurumsal değerlerin içerisinde yer alan performans yönetimi kavramı oldukça önemli bir durumdur. Hem kurumun yaşamsal varlık süreci hem de çalışanın kurum içi rolünün devamlılığı noktasında önemli bir kanaat önderidir. Kurumlar yaptıkları performans değerlendirmesi sonucu; başarılı ve değeri yüksek buldukları çalışanlarını genellikle ödül sistemiyle ödüllendirirler. Bu ödüller kişinin başarısına, kıdemine, kurumsal rolüne, yaptığı işin gerekliliklerine vb. göre değişir. Bu ödüllendirme sistemi bazen bir terfi, bazen maaşına zam yapılması, bazen başarısının takdir edildiğini gösteren başarı belgesi veya başarı plaketi gibi kurumdan kuruma göre değişiklik gösteren pek çok şekilde örneklendirilebilir.
“Çalışan performans değerlendirmesi nasıl olmalıdır?” veya “Çalışan performans değerlendirmesi nasıl yapılır?” sorularının cevapları oldukça mühimdir.
Hemen hemen her çalışan, özellikle bilgi işçisi olarak tabir edilen kişiler, çalıştığı kuruma fayda katmayı hedefler ve kuruma değer kattığını bilmek ister. Performans değerlendirme ise çeşitli ölçümleme sistemleri ile kurumun “İnsan Kaynakları” departmanının sorumluluğundadır.
Kurumdan kuruma göre değişmekle birlikte stabil şartlar altında kurumun kendi MR’ını çekmesinde de çok yardımcı bir rolü vardır. Bunun her ay yapılması gerektiği, işin uzmanları tarafından tavsiye edilmektedir. Bu ölçümleme zaman zaman kurum içi anket (çalışanlara yönelik), kurum içi testler (ki eğlenceli aktivite mantığı ile yapılırsa teşvik edici olur), karşılıklı soru-cevap, kurum içi ödevler (kişiye kurumsal rolü ya da hakkında düşünülen başka bir rol ile ilgili sorumlulukların verilmesi), kurum dışı aktiviteler gibi pek çok şekilde gerçekleştirilebilir.
Tüm bunları akabinde peki çalışan performansının değerlendirilmesi ne işe yarar? diye soracak olursanız cevap aslında hiç karmaşık değildir.
Çalışanın; kurum içindeki role uygunluğu, düşünülen role uygunluğu, nasıl daha verimli olacağı ya da verimli olup olmadığı, mutlu çalışıp çalışmadığı, pozitif ve negatif yanlarının, kuruma kattığı değerin kendisine ve kurumdaki rolüne neler kattığı ya da katmadığı gibi faktörler, çalışan performansı ile ilgili tespitin kolaylıkla yapılmasını sağlar. Öte yandan bu durum denetim mekanizmasının da kolay işlemesine olanak tanır. Böylelikle gerek kurumsal gerekse bireysel unsurlar, kurum içinde sağlıkla ilerleyebilirler.
Mutlu bireylerin varlığı hem toplumsal yaşamda hem de kurumsal yaşamda büyük bir öneme sahiptir. İleriye dönük vizyonu olan ve öğrenen organizasyon olmayı başarmış kurumlar, çalışan memnuniyetini en üst seviyede tutarak yaşamsal varlıklarını yükseltirler.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kurumsal Sürekli Eğitim
Bu konuda en başarılı örneklerden biri global ölçekte Microsoft şirketinin kurucusu Bill Gates’tir. Türkiye’de ise Koç Holding Kurucusu Vehbi Koç bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Her iki kurucunun başarısının en dinamik ve kalıcı bulduğum ortak özelliği; çalışanlara verdikleri değer… Röportajlarına ve kendilerine sorulmuş sorulara verdikleri yanıtları incelediğimde mutlu çalışan kavramına verdikleri önemi vurgulamaları bende bu izlenimi oluşturdu.
Daha yalın ve sade bir anlatımla ifade edecek olursak; kurumlar çalışanlarının kurum içi performanslarını hem çalışanlarının hem kurumun geleceğini ön görebilmek noktasında belirli periyotlarla yapmak durumundadırlar. Böylelikle şirketler; başarılı çalışanlarını rahatlıkla tespit edebilirler. Ayrıca ödül sistemiyle bu çalışanlar takdir edilebilir. Ek olarak; çalışanların kurum içi rollerine ve kurumdaki geleceklerine dair karar alabilirler. Bunların yanında; çalışanlarda kurumsal aidiyet ve sadakat oluşturabilme noktasında da güçlü adımlar atabilirler. Son olarak; yaşamsal varlıklarını ileriye taşıyabilir ve kendi alanlarında bir ikon olabilirler. Çünkü akıllı kurumlar bilirler ki başarılı bir şimdi ve dayanıklı bir gelecek ancak işini severek yapan, mutlu çalışanların varlığıyla mümkündür.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.