Ekolojik Ofis veya Sürdürülebilir Çalışma Ortamı kavramlarını daha önce hiç duymadıysanız yalnız değilsiniz. Çünkü bu yeni trend olan bir konu. Henüz şu ana dek bir kavramla betimlenmemiş olsa veya ifade edilmese de 2020 itibariyle çalışanlar ve şirketler bu konu özelinde bir hayli kafa yoruyor. Bazıları ise bu ihtiyacı fark edip harekete geçiyor ve girişimde bulunuyor. Bize de bunu kavramsallaştırıp bir kalıp haline getirmek ve işlemek düşüyor.
Son 3-4 yılda birçok şey değişti. Yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle “Hiç olmaz!”, “Asla mümkün değil!”, “Yok artık!” dediğimiz her şey oldu. Şüpheyle yaklaşılan veya benimsenmekte zorlanılan ne varsa kabul gördü ve benimsendi. Bunların tamamına “yeni normal” dedik. Üzerine makaleler yazıldı, raporlar hazırlandı, zirveler düzenlendi, araştırmalar yapıldı. Sonra bu kavramı da gündemimizden çıkardık. “Yeni Normal”i kavramsal açıdan unutmuş olsak da içselleştirdiğimizi düşünüyorum. En azından iş hayatına ve çalışma biçimine bakışımız yeni normal ile birlikte bir hayli değişti.
Pandemi İle Değişen Koşullar
2019 sonlarında Çin’in Wuhan kentinde başlayıp tüm dünyaya çok hızlı bir şekilde yayılan ve tam anlamıyla bir salgına dönüşerek pandemi halini alan Coronavirus (COVID-19), 12 Mart 2020‘de Türkiye’de ilk vakanın görülmesiyle (bzk: Koronavirüs Türkiye’de) birlikte bize de sıçradı. Sonrası malum… Bir önceki paragrafta belirttiğim gibi “Hiç olmaz!”, “Asla mümkün değil!”, “Yok artık!” dediğimiz her şey oldu.
O süreçte insanlar çalışma hayatlarına dair de birçok konu başlığını gündemlerine alarak sorgulamaya başladılar. Hatta öyle ki bir dönem beyaz yakalılar freelance çalışmaya, freelance çalışanlar ise kurumsala geçip beyaz yakalı olmaya karar verdi. Bu konuda maruz kaldığımız bilg ve mentorluk talebi nedeniyle durumu fark edip Koronavirüs Sonrası İş Hayatı adlı bilimsel bir rapor hazırladık. Sonra bunu kitaplaştırarak Branding Türkiye Yayınları etiketiyle yayınladık.
Evet, insanlar çalışma hayatındaki mevcut gidişatı sorgulamaya başlamıştı. Bunun için risk alıp istifa edenler, kariyerlerine herhangi bir plan yapmadan ara verenler, uzmanlık alanları dışındaki işlerle ilgilenenler ve hiçbir şey yapmamaya karar verenler oldu. Bazıları ise girişimci, danışman, eğitmen, mentor ve gönüllü olmayı denedi. Bu akışkanlık durulduğunda ise bu kez ikinci bir problem baş gösterdi. İnsanlar çalışma ortamındaki standartların değişmesi için de talepte bulunmaya başladılar. Artık birçok meslek veya iş kolu için sürekli ofise gitmenin gerekli olmadığı ortaya çıktığı için çalışanlar neden her gün 9:00 – 18:00 arası bir binada olmaları gerektiğini sorguladılar. Bu süreçte de yine birçok kişi işten ayrıldı. İşletmeler ise “İşveren Markası” olmanın temel gerekliliği olan “Çalışma Ortamının Uygunluğu” koşulu için kolları sıvadı. Bu aşamada “Hibrit Çalışma” gündeme geldi. Daha stratejik İK politikasına sahip markalar ise yeni yollar aramayı sürdürdü. Örneğin ayın belirli günlerinde doğada çalışmayı gündemine alanlar oldu. Ancak bunun için bir ekosistem oluşmadığı için markaların doğada çalışma politikası devamlı olmadı.
Yeni Trend: Ekolojik Ofis Ve Sürdürülebilir Çalışma Ortamı
Başarılı girişimlerin temel özelliği bir ihtiyacı en optimum biçimde karşılıyor olmasıdır. Öte yandan bir tekele yine en optimum maliyetle ve kısa sürede alternatif olabiliyorsa o girişim başarılıdır.
Markaların doğada çalışma politikasının devamlı olmamasının nedeni birkaç cümle önce belirttiğim gibi bunun için bir ekosistem haline gelmemesiydi. Ancak sonradan bu trenleri karşılar nitelikteki girişimler ortaya çıktı. OfficeYard bu anlamda belirli bir sistemi olan önemli bir girişim. Paylaşımlı Ofis, Etkinlik Ve Organizasyon Mekanı, Sanal Ofis, Günlük Kullanım, Toplantı Odası, Hazır Ofis hizmetleri sunan ve Ön Bahçe, Teras Alanı, Kapalı Ofis Alanı gibi alanlara sahip olan OfficeYard, yeni trendin önemli bir aktörü olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. “Ekolojik Ofis”, “Sürdürülebilir Çalışma Ortamı” ise bu yeni trend için en uygun kavramlar.
OfficeYard Doğada Çalışma Deneyimi Sunuyor
Geçtiğimiz günlerde kıymetli dostum Serap Duman ile birlikte OfficeYard kurucuları değerli dostlarımız Enver Armağan Yılmaz ve Müge Yılmaz‘ı ziyaret ettik. Tabi minik Leyloşu da unutmayalım. 🙂 Kendisi Branding Türkiye Etkinlik‘in tüm etkinliklerini takip ediyor. Fotoğrafta da görüldüğü üzere, bizim en tatlı katılımcımız.
Evet, OfficeYard’a olan ziyaretimizde OfficeYard’ı deneyimleme fırsatı yakaladık. Tarif etmesi imkansız bir huzur ve mutluluk yaşadık. Çünkü bir tarafımız mavi deniz bir tarafımız yeşil doğa idi. Daha ne olsun?
Bu arada yeni yayınlanan bir araştırmaya göre son 5 yılda 2,2 milyon kişi İstanbul’dan göç etmiş. Bu konuya dair detayları Branding Türkiye’den aktarıyor olacağız. Ancak şimdilik kısaca ifade etmek gerekirse bunun temel sebebi insanların artık daha rahat bir çalışma hayatını tercih etmek istemesi. Fakat doğayla iç içe olmak, doğada çalışma ayrıcalığına kavuşmak ve doğanın ilham veren ışığıyla aydınlanmak için artık İstanbul’u yahut yaşadığımız şehri terk etmek gerekmiyor. OfficeYard’ın ekolojik ofislerini ve sürdürülebilir çalışma alanlarını deneyimlemeniz yeterli olur diye düşünüyorum.
Özetlemek gerekirse; değişen sosyo-ekonomik veya politik koşullar yeni girişimleri, yeni girişimler yeni trendleri, yeni trendler ise yeni kavramları hayatımıza sokuyor. Bu da bir ekosistem oluşmasını sağlıyor.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.