Üniversite mezunu genç insanların %27’si iş arıyor. Diğer taraftan patronların açıklamaları ise çalışan bulamadıkları yönünde… Önemli bir arz talep uyuşmazlığı olduğu anlaşılıyor. Peki, üniversite öğrencileri ve yeni mezunlar ne yapmalı, nasıl yapmalı? İşte genç mezunlara kariyerleri için çözüm önerileri…
Son işimde, birimi kurarken sıfırdan bir ekip oluşturmam gerekiyordu. Bu süreçte yetiştirilmek üzere yeni mezunu işe alabilmek için yaklaşık 200 adayla mülakat yapmam gerekti. Bu sadece benim yaptığım mülakat sayısı, çalıştığım kurumdaki diğer yöneticilerin yaptıkları görüşmeleri saymıyorum bile…
Görüştüğüm adayların hepsi iyi üniversitelerden mezundu.
Mezuniyet dereceleri de gayet iyiydi.
Kurumumuz tarafından yapılan sınavlarda yüksek puanlar almışlardı.
Hepsi de iş hayatına iyi bir kurumda, iyi şartlarla başlama konusunda istekliydi. Her hangi bir alanda uzman olmaları gibi bir şart da aramıyordum. Hepsi de yeni mezundu. İşi zaten ben öğretecek, 1 yıl sonra da onlara bir alanda uzmanlık kazandıracaktım. Ama yine de uyuşmayan bir şeyler vardı.
Yeni Mezunlar Ne Yapmalı?
Halen farklı üniversitelerde öğrenim görmekte olan çok sayıda üniversite öğrencisini iş dünyasına hazırlıyorum. Kendi mezun olduğum üniversitenin de mentörlük projesinin yönetimindeyim.
Birçok üniversitede gençlerin iş dünyasında başarılı olabilmeleri için ihtiyaç duydukları tüm bilginin verildiğini ancak bu bilgileri nasıl kullanacakları konusunda öğrencilerin kafalarının karışık olduğunu görüyorum. Art arda iş başvuruları yaptıklarını ancak görüşmeye çağrılmadıklarını ya da mülakatları aşamadıklarını duyuyorum.
Peki üniversite öğrencileri kendilerini iş hayatına hazırlayabilmek için ne yapacak?
Yeni Mezunlara İş Hayatı İçin 7 Öneri
Bu makalede yeni mezunlar iş hayatına atıldıklarında ne yapmalı? ve nasıl yapmalı? sorularına yanıt niteliğinde fark yaratan 7 çözüm önerisine yer vereceğiz. İşte o tavsiyeler!
1– İletişim Dersleri Aldınız Mı?
Size söylenmemiş olabilir ama hangi fakültenin hangi bölümünde öğrenim görürseniz görün, öncelikle iş hayatına yönelik pratik iletişim donanımları konusunda kendinizi geliştirmelisiniz. Bunun için yaşadığınız şehirde sosyal etkinliklere katılarak iş dünyasının farklı alanlarından isimlerle bir araya gelmek, onlarla iletişim kurmak size önemli bir gelişim sağlayacaktır. Bu denemelerden çekinmeyin, hata yapmaktan korkmayın.
Hepimiz bunları; hatalar yaparak, yanlış konuşarak, pot kırarak ve saçmalayarak öğrendik. Bu size zaman içerisinde iş insanları karşısında kendinizi ifade edebilme becerisi ve dahası iş mülakatlarında özgüven kazandıracaktır. Ayrıca unutmayın, bazen ihtiyacınız olan tek şey, yeni bir çevredir. Bunu söylediğimde Anadolu’nun farklı kentlerindeki üniversitelerde öğrenim gören öğrencilerden sıklıkla duyduğum şey, Ankara, İstanbul ve İzmir’deki öğrencilerin bu açıdan daha şanslı olduğu şeklinde. Ben de şansların eşit olduğunu ısrarla vurguluyorum. Çünkü bu büyük şehirlerdeki öğrencilerin, bu fırsatlardan haberdar olmadıklarını, ellerine sunulan bu şansı göremedikleri için şansların eşit olduğunu söylüyorum. Konusu ne olursa olursun her şehirde bu tip etkinlikler oluyor. Konu; tarih, sanat veya spor üzerine olabilir. Etkinliği asıl olası katılımcı profili açısından değerlendirmeniz gerek. Üstelik bu tarz ortamlarda üniversite öğrencilerine her zaman sempatiyle yaklaşılmasının sizin açınızdan önemli bir avantaj olduğunu göz ardı etmeyin. Çünkü insanlar empati kuruyor ve sizde kendi gençlik yıllarını görüyorlar.
2– Mülakat Öncesi Hazırlanıyor Musunuz?
Avusturya prensesi olan Marie Antoinette’in giyotinle öldürülmesiyle Avusturya, Fransa’ya savaş ilan etmişti. Napolyon, yıllar sürecek savaşın her sahnesini hatta nihai savaşın yapılacağı nokta olan İtalya’nın kuzeyindeki köyü bile 2 yıl öncesinden doğru tahmin etmişti. Tarihçiler onun 3 ay boyunca karargâhtaki odasından çıkmayıp tüm olası hamle ve karşı hamleleri hesapladığını ve savaş süresince onun için hiçbir şeyin sürpriz olmadığını yazar. İşte strateji bu şekilde oluşturulur.
Peki ya sizin bir mülakat stratejiniz var mı?
Üniversiteden yeni mezun bir adaya mülakatlarda sorulacak sorular aşağı yukarı aynıdır. Bunlara internetten ulaşabilir, her soruya “tutarlı” cevaplar geliştirebilirsiniz. Gelebilecek her soruya vereceğiniz cevaplar, cevapların doğuracağı olası sorularla ilgili çok sayıda pratik yaparsanız, artık mülakatlarda sizin için hiçbir sürpriz kalmayacak, üstelik mülakatlar öncesi kaygı ve endişeleriniz de azalacaktır.
3- İlk 10 Saniyede Kazanıyor Musunuz?
Yapılan kimi araştırmalara göre ilk 10 saniye, kimisine göre ilk 5 saniye, kimilerine göre de ilk 2,6 saniyede karar veriyoruz. Eğer uzmanların verdiği bu bilgiler doğruysa; siz henüz mülakat odasına girip yerinize oturana kadar geçen sürede mülakatı yapacak kişide, sizinle ilgili nihai karar etki edecek bir ilk izlenim oluşuyor.
20-30 dakikalık mülakat süresince de verdiği o karar için bir kanıt arıyor bile olabilir. Neuromarketing ve davranışsal iktisat uzmanları bunu insan beyninin teyit eden kanıt tuzağı olarak adlandırır. Özellikle bilgiye değil, algıya dayalı bir yönetim tarzının benimsendiği kurumlarda bu ilk saniyeler çok daha büyük önem arz eder. Eğer gelişime açık biriyseniz, değişime inanıyorsanız insanlar üzerinde bıraktığınız bu izlenim, geliştirilebilir bir kastır. Birinci maddedeki önerilen etkinliklere katılarak iş dünyasının farklı alanlarından isimlerle bir araya gelmek, bir sonraki sefer neyi daha iyi yapabileceğiniz sorusuna yoğunlaşmak, her defasında daha iyi bir performansa ulaşmanızı sağlayacaktır. Böylelikle her seferinde biraz daha özgüven kazandığınızı görecek, ilk saniyelerin sizin en büyük müttefikiniz haline geldiğine şahit olacaksınız.
4- “Aranan Kişi Modeli”ne Ne Kadar Yakınsınız?
Hangi pozisyon için verilmiş olursa olsun hemen tüm iş ilanları, aynı kişiyi arıyor gibidir. Tüm iş mülakatlarında önemli olan şey, adayın bu kişiye ne kadar benzediğidir. Bu tip;
- Karşılaştığı sorunlara değil, çözümlere odaklanan,
- Birilerinden çözüm bekleyen değil kendisi inisiyatif alan,
- Yokluklardan hayıflanan değil sahip olduğu imkanları kullanarak elinden gelenin en iyisini ortaya çıkaran,
- Bir iş bulduktan sonra konfor alanına çekilmek yerine kendisini geliştirmeye devam edecek, çalışan tipidir.Ve onların işsiz kaldıklarına sık rastlanmaz.
İşin ilginç yanı bunun da geliştirilebilir bir kas olduğudur. Birçok başarılı ünlü ismin yaşamlarının bir bölümünde garsonluk veya tezgâhtarlık yaptığını görürsünüz. İş dünyasının başarılı isimlerinin çoğu Sultanhamam gibi yoğun insan hareketinin olduğu piyasalarda yetişmiştir. Sizce neden Osmanlı şehzadeleri küçük yaşlarda sancağa çıkartılırdı? Ya Birleşik Krallık tahtının 3. Sıradaki varisi Prens Harry, asker üniforması giyip Afganistan’da neden görev yapmış olabilir?
Tüm bunlar o insanlara karmaşık durumlarla baş edebilme becerisi kazandırmıştır. Bu da yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde onlara çok daha zor durumları yönetebilme, daha büyük sorumlulukların üstesinden gelebilme olgunluğu kazandırmıştır.
Size gidin bir yerlerde garsonluk yapın demiyorum. Ancak bir işe girdiğinizde size öncelikle küçük sorumluluklar verileceğini bilin. Siz sadece fotokopi çektiğinizi zannedersiniz, oysa tüm gözler sizin üzerinizdedir. Çünkü o makinanın kâğıdı veya toneri bitecektir. O kâğıt, o makinaya sıkışacaktır. Bu sizin durumunuzdaki biri için yeterince karmaşık bir durumdur ve insanlar,size daha karmaşık sorumluluklar verebilmek için, sizin o durumun üstesinden gelebildiğinizden emin olmak isterler.
5– “Başarı”lar Ekip Başarısıdır
İnsanlardan iyilik istemekten korkmayın. Yapılan araştırmalar, iyilik yapan bir insanın aynı kişiye ikinci defa iyilik yapma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Ancak; hiç kimse değer bilmeyen, teşekkür etmeyi bilmeyen bir insana ikinci defa iyilik yapmak istemez. Siz ister miydiniz?
Örneğin; 100 birim başarıya ulaşmışsınızdır. Başarınızda birinden destek istemişsiniz, o da vermiştir. Ancak bu desteğin sizin sonuca ulaşmanızda önemli bir paya sahip olmadığını varsayalım, hatta bu pay %0,05 olsun. Yine de o insanın o yardımı için teşekkür etmeli, başarıda onun da büyük paya sahip olduğunu vurgulamalısınız. Aksi takdirde bir başka aşama için gerekli olabilecek bir yardım kapısını kendi ellerinizle kendi suratınıza kapatmış olursunuz.
İnsanlar başarı öykülerinin bir parçası olmak, başarınızda bir payları varsa bunu sizden duymak isterler. Bırakın başarınızla ilgili kendi hikayesini anlatsın. Herkes sizin hikayenizi başka bir şekilde anlatacaktır zaten. Mitler, efsaneler bu şekilde yayılır.
6 – Başarı Hikâyelerine Takılmayın
Ünlü isimlerin dillere destan, efsane haline gelmiş başarılarını gözünüzde çok fazla büyüterek kendinizi eksik ve yetersiz hissetmeyin, kendi hikâyenize odaklanın. O insanların büyük kısmı hikâye yaratma ve anlatma konusunda profesyonel destek alan isimlerdir.
Başarı öykülerinin hep harika ve fantastik yönleri aklımızda kalır. Oysa çoğu hikâye eksiktir ve anlatılmayan yönleri vardır:
Ekip Başarısı
Öncelikle dünya üzerindeki bugüne kadar kazanılan tüm başarılar geri plandaki bir işbirliğinin sonucudur. Kahramanımızın arkasında onu o noktaya getiren, onun güçlenmesine yardımcı olan insanlar vardır. Onu engellemeye çalışan insanlar bile o hikâyenin bir parçasıdır. Yoksa kötü komşu, insanı ev sahibi yapar mıydı?
Tüm Başarılar Bedel Ve Karşılık Üzerinden Çalışmıştır.
Başarı ile ilgili 2 hikâye vardır. Biri fantastik bir olandır; başarının kolay, zahmetsiz ve ulaşılabilir olduğundan bahseder. Diğeri ise başarının zor, acımasız fedakârlıklar gerektiren ve bir bedeli olduğunu anlatan hikâyelerdir.
En güzel şarkılar, en acı duyguların ifadesidir. Hanibal Roma’ya karşı zaferler kazanmıştır ama ordusunu Alp dağlarından geçirirken askerlerinin %75’ini de kaybetmiştir. Ünlü bir keman virtüözü binlerce insan önünde bir konser verip yıldızlaşabilir. Ama bunun için günde 8-16 saatini o kemanla birlikte geçirmiştir. Yani o sahneye çıkana kadar acılarla dolu on binlerce saat çalışmıştır.
Güçlü Yanlar
Tüm hikâyelerde ana kahraman, başarısının temeline en güçlü yanlarını almıştır. Ama yolculuk boyunca zayıf yanlarını da güçlendirmiştir. Zayıf yanlarını güçlendirerek elde ettiği zafer, ona asıl zafer tadı veren şeydir. Zayıf yanlarınızı sevin, en harika anları size yaşatacak olan onlardır.
Başarı, Mıknatıs Gibi Düşman Çeker
Eğer bir köşede oturup hiç bir şey yapmazsanız düşmanınız da olmaz. Ama eğer bir başarı kazanırsanız dost ve düşman edineceğinizi şimdiden garanti ederim. O nedenle size ilk aşamalarda yardımcı olan gerçek dostlarınızı asla kaybetmeyin. Çünkü başarıya ulaştığınızda etrafınızda önemli bir kalabalık görecek, başka bir gerçekliğe geçeceksiniz. Orada kimin gerçek dost, kimin gerçek düşman olduğunu asla bilemeyeceksiniz.
7– Önünüzde 2 İhtimal Var
Kendi potansiyelinize uygun bir iş bulma sürecinde önünüzde iki ihtimal vardır. Ya iş bulma sitelerinden çok sayıda işe başvuru yapıp, size geri dönüş yapmalarını bekleyeceksiniz. Orada kontrol sizde değildir ve beklemek zorlu bir süreçtir. Ya da daha aktif bir şekilde rol üstleneceksiniz. Mesela Linkedln gibi tüm iş dünyasının ortak bağlantısı olan uygulamaları etkin olarak kullanabilirsiniz. İş hayatının ilginizi çeken birkaç konusunu belirleyip bu alanlarda düzenli olarak makale yazmanın size ne kadar önemli kapıları aralayabileceğini hayal bile edemezsiniz.
Bunun için Branding Türkiye ve Dijital Markalaşma Eğitimi I DME gibi sektörün önde gelen kurumlarından eğitimler almak ve bu işin püf noktalarını öğrenmek sizi önemli bir oyuncu haline getirebilir. Ne de olsa ünlü bir düşünürün dediği gibi “Samanlıkta iğne arıyorsanız, iğnenin elinize batmasını istemez misiniz?”
∴
İş yaşamına atılacak yeni mezunlar ne yapmalı?, nasıl yapmalı? sorularına yanıt verdiğimiz makaleyi bitirirken yaşamın, size hayalini kurduğunuz o harika resmi getirmesini diliyorum.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.