Yayınevlerine Dijital Pazarlama Tavsiyeleri

Dijital pazarlama gibi içi ne yazık ki boşaltılmış ve yanlış şekilde doldurulmuş kavramlar yeterince içselleştirilemediği için sektörel manada dijital pazarlama tavsiyeleri veren pek olmaz. Fakat ben sektör bazında dijital pazarlama stratejilerini daha nitelikli buluyorum. O yüzden bu makalede yayınevlerine dijital pazarlama önerileri sunacağım.
Sanırım sene 2010’du. Bir şirkette yarı staj diyebileceğim şekilde işe başlamıştım. Görevim editörlüktü. Kısacası o yayın grubunda stajyer editör olarak çalışacaktım. Şanslıydım çünkü bu şirkete bağlı yayınevleri, dergi ve ajans bulunuyordu. Ve ben bu şirketler grubuna ait markaların bazısında sosyal medya yönetimi görevini de üstlenmiştim. Yani dergide yayın danışmanı, yayınevinde editör, şirket genelinde ise sosyal medya yöneticisiydim.
O dönemde tıpkı diğer küçük ve orta ölçekli işletmeler gibi şirketin sosyal medya sayfalarını salt satış aracı olarak görüyorduk. Bunu bir nevi KOBİ alışkanlığı olarak düşünebilirsiniz. Zira kullanıcılara (user) müşteri gözüyle bakıyorduk ve onları memnun etmek için sosyal medya yönetimi stratejisinde “fiyat” faktörünü fazlasıyla ön planda tutuyorduk.
Bunun dışında satın alma gücü olan potansiyel müşterilerimizi daha doğrusu potansiyel okurlarımızı şirketin sosyal medya sayfalarına çekmek için sıradan yöntemler tercih ediyorduk. Yarışma düzenlemek, çekiliş yapmak, hediye kitap vermek gibi… Tüm bunların tek bir açıklaması var; o yıllarda profesyonel anlamda dijital stratejiler üretmek yerine takipçi arttırmaya odaklanmıştık. Zira en büyük derdimiz “takipçi” zannediyorduk. Amacımızsa satış yapmaktı.
Bugün şöyle bir geçmişe dönüp baktığımda görüyorum ki aslında en büyük dert “farkındalık” imiş. Keşke takipçi kasma derdinde olmayıp, satış kaygısı taşımayıp farkındalığa odaklansaymışız. Dediğim gibi o zamanlar daha 19 – 20 yaşında filanım. Dolayısıyla bir şeyleri yeni öğreniyordum. Yani mesleğe dair farkındalık eşiğim çok üst seviyelerde değildi.
Şimdi yıl 2018…
Dijital trendler yıldan yıla değil aydan aya hatta kimi zaman haftalık olarak değişiklik gösteriyor. Mesela gün geçmiyor ki global düzeyde yeni bir internet girişimi karşımıza çıkmasın… Hayat dijital alemde çok hızlı akıyor.
Facebook zaten aldı başını gidiyor. Facebook’un öncü kuvvet olarak en önde yer aldığı bu trenin arkasında Twitter, Instagram, Snapchat, Pinterest, Google Plus, Medium, Periscope, Whatsapp, Tumblr ve Linkedin gibi sosyal mecralar var.
Bitti mi?
Tabii ki hayır… 100’lerce hatta binlerce sosyal ağ saymak mümkündür. Yani listeyi istemediğiniz kadar uzatabiliriz. Peki bir yerde bitecek mi?
Eğer bu soruyu biri bana soracak olsa benimle dalga geçtiğini düşünürdüm. Gerçekten de sosyal ağların değişimi ve ilerleyişi bir yerde bitecek gibi görünmüyor. Hatta belki şu an siz bu yazıyı okurken yeni bir sosyal ağ hayatımıza girmek üzeredir.
Kurumsal olarak markaya uygun hemen her mecrada bir şekilde yer almak gerektiğini düşünürsek, her bir sosyal ağ için ayrı bir dijital strateji belirlemek gerektiğini göz ardı edemeyiz. Böylece aslında yayınevlerine ilk dijital pazarlama tavsiyemi de vermiş oldum.
Bu arada unutulmaması gereken bir şey var. O da sosyal medyada üretilen içeriğin saniyeler içinde tüketildiğidir. Fakat her şeye rağmen yayınevi olarak doğru yerde (sosyal ağlar) ve doğru zamanda (7/24) olmazsanız üretimin tüketime eşit olduğu bu verimli dünyanın nimetlerinden mahrum kalırsınız. İşte size ikinci tavsiye!
Bugün modern insanın en az bir sosyal ağı kullandığı düşünülürse ve her birinin de ortalama 100 bağlantısı (connect) olduğu varsayılırsa istatistiksel olarak muazzam bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Bu defa bir tavsiye vermedim belki ama bir şeylerin farkında olmanızı sağladığımı düşünüyorum.
∴
Herkesin ekmek yediği bu sanal pazarda (sosyal medya), yayınevleri nasıl varlık gösteriyor diye merak ettim ve biraz araştırma yaptım. Piyasada en çok okunan kitapların yayıncısı olan markalar sosyal medyanın da en çok takip edilenleri arasında yer alıyor.
Kimisi Facebook applicationları ile hediye kitap dağıtma olayını havalı ve sistematik bir hale getirmiş ve olayı ilkellikten kurtarmış. Kimisiyse uzun yıllar piyasada olmanın vermiş olduğu ağır kurumsallığı hiç gereği yokken sosyal medyada da muhafaza etmeye çalışıyor. Bunlara ek olarak bazı yayınevleri reel hayatta dolandırdığı yazarların sesini dijital ortamlarda kesmek üzere saldırgan bir sosyal medya yönetimi uyguluyor. Kısacası hepsi, yani hemen hemen her yayınevi bir şekilde sosyal medyanın seline kapılmış durumda.
Bazı büyük yayınevleri sosyal medya yönetimini şirket bünyesinde yani kurum içerisinde gerçekleştiriyor. Dijital ajanslarla koordineli çalışan yayıncıların sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor.
Bu bilgiler ışığında artık sosyal medya odağında dijital pazarlama önerilerine geçebiliriz.
Son yıllarda dikkatimi çeken bir şey var. Facebook ve Twitter’da belli bir takipçi sayısına ulaşmış olsa da bu kitleyi harekete geçirecek strateji geliştiremeyen bazı yayınevlerinin şansı Instagram’da dönmüş gibi görünüyor. Zira günümüzde Instagram’daki aktif okur kitlesi sayesinde yayınladığı her kitabı hemencecik satan yayıncılar mevcut.
∴
Bilindiği üzere Instagram, son yıllarda butik iş yapan moda evleri ve alternatif tatlar üreten bireysel girişimcilerin ek gelir elde ettiği bir mecra halini aldı. Hatta zaman içerisinde Instagram, e-ticareti canlandıracak bir takım güncellemeler yaptı. Böylelikle Instagram butikleri satışlarını daha rahat yapabilme fırsatı yakaladılar.
Fakat burada benim aktarmak istediğim şu: Instagram satıcıları arasında yalnızca butik mağazalar ya da takı, pasta, örgü satan kadın girişimciler yok. Instagram’ı satış, iletişim ve pazarlama kanalı olarak kullanan yayınevleri de var. Üstelik bunlar öyle yıllardır yayıncılık yapan firmalar değil. Henüz piyasaya çıkmış ve kataloğunda henüz bir kaç kitap olan butik yayınevlerinden bahsediyorum.
Bunlar dijital pazarlamanın nimetlerinden biri olan sosyal medyayı etkili kullanarak belli bir marka değerine ve okur kitlesine sahip olmuş durumda!
Dijital pazarlama stratejisinin odağına sosyal medyayı almış olsak da sosyal medyanın odağına tek bir sosyal ağı yahut birkaç sosyal ağı almakla yetinmemeliyiz. Buna göre yayınevleri; Facebook, Twitter, Instagram gibi olmazsa olmaz mecralar gibi Pinterest, Snapchat, Medium, Youtube gibi sosyal ağları da olabildiğince aktif biçimde kullanmalıdır.
Yayınevlerine en önemli tavsiyem kurumiçi bir dijital pazarlama departmanı oluşturup bütçeyi yormak yerine, profesyonel biriyle yahut bir ajansla işbirliği yapmalarıdır.
Böylece yayınevinin gözü arkada kalmaz ve yayınevi asıl işine yani yayıncılığa odaklanır. Ancak şirket bünyesinde ajansla yahut danışmanla bağlantıda olacak bir sosyal medya uzmanı olsa hiç fena olmaz. Bu kişinin editörünüz olmadığına dikkat edin! Zira birçok yayınevi bir editöre tüm işleri emanet ediyor. Ve bu işler arasında sosyal medya yönetimi de var. Tabi böyle olunca tüm işler karışıyor. O yüzden işi profesyonellere bırakmanızı tavsiye ederim.
Her takipçisi çok olan kişi fenomen, influencer, blogger, bookstagram, youtuber değildir. O yüzden herhangi bir influencer ile çalışmaya başlamadan ya da işbirliği yapmadan önce o kişinin son 3 aylık istatistiklerine dair raporları kontrol edin.
Evet, bu analizleri yapmaya mecbursunuz. Stratejik davranmak zorunda olduğunuzu unutmayın!
∴
Özetlemek gerekirse bu makalede yayınevleri için dijital pazarlama odağında birkaç tavsiyede bulundum. Elbette ki dijital pazarlama aksiyonları bunlarla sınırlı değil. Fakat ben en uygulanabilir olanları sunmak istedim. Umarım bu öneriler yayınevleri için faydalı olur.
Bu konu özelinde sormak istediğiniz herhangi bir konu olduğunda bana Linkedin üzerinden ulaşabilirsiniz.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.