Süpermarkette ürünler arasından seçim yaparken kıstasımız; fiyat mı, marka mı, önceki deneyimlerimiz mi yoksa bilmediğimiz başka bir olgu mu var? İşte süpermarket içindeki gizemli yolculuğumuza dair bazı detaylar.

Tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi beynimizin de bir CPU’su yani işlemcisi vardır. Kısacası beynimiz gün içerisinde belli miktarda bilgiyi işleyebilir. Bu bilgi işleme süreci ise iki aşamalı olur. Birincisi, biz farkında olmadan gerçekleşir. Bunlar öğrenilmiş veya daha önce tekrarlanmış olgulardır. Örneğin; nefes almak, adım atmak gibi… Kısacası sorgulamaya tabi tutulmadan yapılan hareketlerdir. İkincisi ise; seçenek barındıran fakat daha yüzeysel konularla ilgili karar alma anlarında kullanılan yani tercihlerimize bağlı olgulardır. Bunlar önceden yaptığımız seçimlerle de alakalı olan görece rasyonel bir bilgi işleme sürecidir. Örneğin; sabah evden çıkmadan önce hangi gömleği seçeceğimiz gibi kararlar bu işleme sürecine tabidir. Ve işin ilginç yanı şu ki; bilinçli olarak işlediğimiz bilgi ve bunun sonucunda verdiğimiz karar bütün kararlarımızın sadece %6’sını oluşturmaktadır.

Peki bir alışveriş için süpermarkete gittiğimizde yüzlerce ürün ve onlarca marka arasından belli bir ürünü / markayı seçmemizin belli bir sebebi var mı? Ürünler arasından seçim yaparken kıstasımız; fiyat mı, marka mı, önceki deneyimlerimiz mi yoksa bilmediğimiz başka bir olgu mu var? Bunun cevabı süpermarket içindeki gizemli yolculuğumuzda saklı!

Süpermarket İçindeki Gizemli Yolculuk

Market arabasıyla süpermarketten içeri girdiğimiz anda alışveriş serüveni başlıyor aslında. Giriş kapısından koridorlara, reyonlardaki düzen ve çıkışa kadarki tüm ürünlerin yerleşimleri belli bir metoda göre yapılıyor.

Örneğin marketlerde ağlayan çocukların olduğuna çoğu kez şahit olmuşsunuzdur. Bunun en önemli nedeni çocuklara hitap eden ürünlerin alt raflara yerleştiriliyor olmasıdır. Çizgi film karakteri içeren şekerli veya çikolatalı bir mısır gevreğini üst raflarda görmeniz çok olası değildir.

Muhtemelen bir adet süt almak için girdiğiniz süpermarketten, tıka basa dolu bir poşetle çıktığınız zamanlar olmuştur. Bunun en önemli nedeni; bazı süpermarketlerde süt ve ekmek gibi temel ihtiyaçların marketin en uzak köşelerinde olmasıdır. Hatta bunlar market içerisinde bazen o kadar iyi gizlenirler ki ekmek, süt reyonlarını bulmak için neredeyse bütün marketi dolaşmanız gerekir.

💡 Markette harcanan zaman ile harcanan para doğru orantılıdır.

Peki süpermarket içindeki, bu ekmek dolabını arayış yolculuğu nasıl gerçekleşiyor? Tabi ki sizin için hazırlanmış sayısız kampanyaların arasından geçerek ekmek dolabına ulaşırsınız. Bu yolculuk sırasında çantanızı doldurmaya başlarsınız bile. Unutmayın ki markette harcadığınız zaman ile harcadığınız para doğru orantılıdır.

Hepimiz pazarlıkçıyız ve pazarlık yapmayı daha doğrusu bundan fayda sağlamayı seviyoruz. Çünkü pazarlık sırasında beynimizde muhteşem bir haz duygusu oluşuyor. Bunu iyi bilen bazı süpermarketler bizlere kaçırılamayacak fırsatlar sunar. Ve siz bu süreçte alışverişi beklenenden daha uyguna gerçekleştirdiğinizi düşünürsünüz. Ama aslında kandırıldığınızın farkına varmazsınız.

Şöyle ki; tanesi 5 lira olan bir çikolatadan iki tane alarak 10 lira ödemek pazarlık değil sadece aritmetiktir. Fakat tekli alımda bir çikolatanın fiyatı 6 liraya çıkartılırsa ve sadece ikili alımda 10 liralık fiyat sabit tutulursa, bunun iyi bir teklif olduğunu düşünüp belki de gereğinden fazla çikolata satın almış olursunuz.

Bu yüzden ki süpermarketler, renkli paketlere konulmuş yiyecekler ve kaçırılmayacak promosyonlarla donatılır. Tüm bunlar gözlerimiz için adeta bir ziyafettir. Bu arada süpermarketlerdeki en bilindik taktiklerden biri de yüksek fiyatlı veya çok satılması planlanan ürünleri göz hizasında bulundurmaktır. Bunu bilen bazı markalar; ürünlerini market reyonlarında ne en üst rafa ne de alt rafa yerleştirir. Bunların yerine ortalama bir insan boyunun göz hizasında bulunan, ortanın biraz üstü raflarda yer almak isterler. Üstelik bunun için yüksek raf ücretleri öderler.

Müziğin Alışverişe Etkisi

Müzik sadece ruha hitap etmiyor, hareketlerimizi de etkiliyor. Spor yaparken dinlenen hızlı ve ritimli müzikler spor salonunda daha uzun kalmak için nasıl motivasyon sağlıyorsa, süpermarketler de bunun tersini uygulayarak yavaş ve sakin müzikler kullanırlar. Bu teknikle; insanların market içinde daha fazla vakit geçirmesini sağlayan süpermarket; böylece tüketicinin daha fazla ürün satın almasını teşvik etmiş olur.

Bir başka süpermarket tekniği ise şöyle; bazı süpermarketler, pahalı ürünlerin satıldığı reyonlarda küçük ebatlı fayanslar kullanır. Bu durum alışveriş arabasının tekerleklerinden gelen tıklama sesinin artmasına neden olur. Böylece içgüdüsel olarak hızlandığınızı düşünürsünüz. Bunu engellemek adına yavaşlamaya başladığınızda ise yüksek fiyatlı ürünlerin etrafında daha fazla vakit geçirmeye başlarsınız.

Bilinçli Alışveriş İçin Öneriler

Bu teknikler her ne kadar işletmelerin temel hedefi olan kârı artırmaya yarıyor olsa da aslında müşterilerin temel hedefi olan bireysel hazzı sağlama hedefiyle çatışıyor. Çünkü tüketici açısından, gereksiz ve ihtiyaç dışı harcama gerçekleşiyor. Bu noktada ise müşterilerin satın almada bilinçli hareket edebilmeleri için bazı yöntemler mevcut.

Alışveriş sırasında daha az harcama yapmak için bunlara dikkat edin; 

  1. Gerçek ihtiyaçların belirlendiği bir alışveriş listesi yapın ve ona sadık kalın.
  2. Alışverişe çıkmadan önce aklınızda bir bütçe olsun ve mümkünse o bütçeyle süpermarkete gidin.
  3. Kredi kartından ziyade nakit para kullanın.
  4. Kesinlikle açken alışverişe gitmeyin. Bu, alışveriş sırasında çok saçma kararlar almanıza sebep olacaktır.

💡 Black Lives Matter Diyen Markalar

Bülten Aboneliğinizi Aktifleştirin

Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti.