İş ekosisteminin sürdürülebilirliği için girişimcilik kadar yatırımcılık da önemlidir. Peki girişimciler için hayati öneme sahip olan melek yatırım nedir? Ve melek yatırımcılardan destek almanın bir formülü var mıdır?

Kabul etmeliyiz ki son 15-20 yılda Türkiye’de köklü değişimler oldu. Gerek siyasi gerek ekonomik ve gerekse sosyolojik bir takım yeniliklerle karşılaştık. Bazısı hoşumuza gitti ama birçoğunu benimsemekte zorlandık.

Bu süreçte Türkiye bir nevi baştan aşağı tadilâta uğradı desek yeridir. Bunda hiç şüphesiz Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde yerine getirmemiz gereken ödevler de etkili oldu fakat bizdeki bu değişim rüzgârı bana kalırsa son 5 yıldır eskiye nazaran daha bağımsız esiyor.

Belki AB’den umudumuzu kestik belki de “biz bu işi biliyoruz” havasına girdik.  Orasını bilemem zaten şimdi konumuz bu değil. Bu yazıda girişimci – melek yatırımcı arasındaki bağı, ilişkiyi, yakınlığı ve mecburiyeti anlatacağım. Bahsettiğim kavramlar yine Türkiye ekonomisinin son 15 yıldaki performansı sonucu lugatımıza girmiş oldukları için böyle bir girizgâha ihtiyaç duydum.

Girişimcilik Nedir?

Öncelikle girişimciden bahsetmek gerekiyor. Ancak sanıyorum ki bu hiç kolay olmayacak. Üniversitede halkla ilişkiler dersi alan, bu bölümü okuyan veya mezunlar şunu iyi bilir ki halkla ilişkilerin tek bir tanımı yoktur. Zira alanında uzmanlaşmış ve belli bir mesleki birikime sahip olan herkes kendi halkla ilişkiler tanımını ortaya koymuştur.

Bu da kavramın tek bir tanımdan ibaret olmasını engellemiştir. Bunun hem iyi hem de kötü tarafları vardır. Lakin şimdi bu konuya girmeyeceğim. Zira konumuz girişimcilik.

Evet, işte girişimcinin tanımını yapmak da bu açıdan zordur. Çünkü bence “girişimci” sözcüğünün de tek bir tanımı yok. Biz yine de Türk Dil Kurumu’na bağlı kalalım. Bakın TDK girişimciyi nasıl tarif ediyor;

“Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis”

Sizce bu tanımda eksik olan bir şey var mı? Bana kalırsa var. Dikkat ederseniz bu tanımda sermayenin ne olduğuna özel manada değinilmemiş. Nedir bu sermaye denilen şey?

  • Para mı?
  • Mülk mü?
  • İnsan mı?
  • Lojistik mi?
  • Bilgi mi?
  • Tecrübe mi?
  • Uzmanlık mı?
  • Marka mı?
  • Tutundurma mı?

Bu arada aslında bunların da hiçbiri bir girişimci için tek başına sermaye olmaya yetmez ama en az birine sahip olmadan da girişimciliğe adım atmak hata olur. Bu arada ben de girişimci tanımımı yapayım.

“Sahip olduğu sermayeyi (para, yetenek, fikir, network, lojistik, mülk) uygun biçimde kullanan ve sermayeden en uzun süre faydalanan yeniliğe ve gelişime açık kişidir.”

Sermayeyi Önemsemiyoruz

Bugün Türkiye’de küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) bir girişime karar verildiği an emin olun sermaye en son konuşulan şey oluyor. Sanırım toplum olarak biz barter sistemini seviyoruz ve bata çıka ama stabil bir seviyede ilerlememizin nedeni de bu… Sermayeyi ana dayanak değil yardımcı kuvvet olarak görüyoruz.

Bu ne derece profesyonel derseniz, bakış açınıza göre değişir. Size göre profesyonelcedir bir başkasına göre amatörlüktür. Kısacası nesnel bir yargı üretmemiz zor.

Girişimci Hangi Yolu İzlemeli?

“Girişimci”yi tarif ettiğimize göre o halde artık girişicinin izleyeceği yolu anlatmanın vakti de gelmiş demektir!

Daha evvelki makalelerimde, tabelasını asmış olan girişimcinin müşteriye hangi kanallardan ulaşacağını ve bunu yaparken kullanacağı reklam, pazarlama ve dijital markalaşma stratejilerine değinmiştim. O yüzden aynılarını şimdi tekrarlamak istemiyorum.

Bu dipnotu da paylaştıktan sonra sanıyorum artık asıl konuya gelebiliriz. Evet, öncelikle; girişimci, tüm aşamaları step by step geçip marka konumlandırmasını yapmalıdır. Genelde bu süreç 3 ile 8 ayda tamamlanır. Daha doğrusu tamamlanmak zorundadır. Eğer ilk 8 aydan sonra markanızı halen sağlam bir zemine oturtamamışsanız işletmeniz için tehlike çanları çalıyor demektir. Ama biz her şeyin yolunda olduğunu farz edelim. Evet diyelim ki 6. aydasınız. Kendinizden eminsiniz ve işlerin büyümesi gerektiğini düşünüyorsunuz. Ancak elinizdeki “maddi” sermaye buna müsait görünmüyor. O halde ihtiyacınız olan tek bir şey var o da parası olan güçlü bir ortak…

Burada oklar ikiye ayrılıyor:

  • Melek yatırımcılar (Angel Funding)
  • Risk Sermayedarları (Vanture Capital)

Öncelikle bu ikisi arasında büyük farklar olduğunu söylemek isterim. Belki bir başka makalede bu farkları detaylıca konuşuruz. Şimdi melek yatırımcılar üzerinden devam edelim.

Melek Yatırımcılardan Nasıl Destek Alınır?

Bu arada az önce 3 – 8 ayda marka konumlandırmasının oturtulmasının önemine değindim. Çünkü melek yatırımcıların ilgisini çeken asıl mevzu, işletmenin aylık geliri değil o şirketin veya ürünün marka olarak insanların algısındaki yeridir. Diğer bir ifadeyle işletme, kurulduktan o ana kadarki sürede bir değer üretebilmiş mi melek yatırımcı buna bakıyor. Bu değer ürün bazında da olabilir markalaşma açısından da olabilir. Konumuz branding olduğu için şimdi oradan devam edelim Başka bir makalede ürün bazındaki değere odaklanırız.

Melek yatırımcılar çok para kazanan firmalara değil, marka değeri taşıyan ve diğerlerinden bir farkı olan işletmelere para yatırırlar.

Evet, para desteği olduktan sonra sektörde söz sahibi olmak zor değildir. Ancak para her şeyi de çözmez. Aldığınız / alacağınız yatırımı etkin kullanırsanız elbette kâr elde edersiniz fakat ne kadar para harcarsanız harcayın bir işletmeyi marka etmek bazen mümkün olmayabilir veya çok zaman alabilir.

İşte, melek yatırımcıların yaptıkları her yatırımın konuşuluyor olmasında bunun payı büyüktür. Çünkü melek yatırımcılar çok para kazanan firmalara değil, marka değeri taşıyan ve diğerlerinden bir farkı olan işletmelere para yatırırlar. Bu kadar net konuşmamın bir sebebi var; ben bazı melek yatırım ağlarında danışma kurulundayım. Dolayısıyla girişimci ile melek yatırımcının tam ortasında bulunuyorum. Bu da benim iki tarafı eşit derecede gözlemlememi sağlıyor.

Yazıyı bitirmeden hatırlatmak isterim ki yatırım almayı isteyen ve projesine veya markasına güvenen girişimciler için bugün birçok melek yatırım ağı mevcut. Girişimci ile yatırımcıyı aynı çatı altında buluşturan bu kurumların bana kalırsa önemi büyüktür. Dolayısıyla girişimciler muhakkak bu platformları araştırmalıdır.

💡 BONUS: Girişiminize Güvenin

Evet, girişimci muhakkak girişimine güvenmelidir. Ancak bu demek değildir ki dünyada o işi sadece siz yapabilirsiniz. Şımarıklık ile özgüven arasındaki ince çizgiyi iyi muhafaza etmenizi tavsiye ederim.

Bu arada yatırımcılar siz onlara sunum yaparken maddi istatistiklerle değil müstakbel ortaklarının projeye olan güveniyle ve o projenin / girişimin marka değeriyle ilgilenmektedirler.

Melek yatırımcılardan destek almaya dair farkındalık içeren bu makaleyi bitirmeden evvel son olarak şu hatırlatmayı da yapmak istiyorum; “işler kötüye giderken değil, iyi durumdayken yatırım alın.” Bu analizi bir defasında Sayın Mehmet Buldurgan’dan duymuştum. Gerçekten de eğer bakış açınız bu olursa diğer girişimcilerin birkaç adım önüne geçeceğinizi söyleyebilirim. Zira Türkiye’deki girişimciler genelde batmak üzereyken yatırımcı arıyor. Melek yatırımcılar ise yatırım yapmak için yükselen veya yükselme umudu olan ve ayrıca marka değeri taşıyan işletmeleri tercih ediyor.


Dipnot: Soru, öneri, danışmanlık ve eğitim talepleri ile ilgili bana direkt ulaşmak için benimle aşağıdaki bağlantıya tıklayarak Linkedin üzerinden iletişime geçebilirsiniz. 🙂

@MürselFerhatSağlam

Bülten Aboneliğinizi Aktifleştirin

Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti.