Markanızı Ve Fikri Mülkiyet Haklarınızı Nasıl Korursunuz?

Marka imajınız işletmenizin sahip olduğu en değerli şeylerden biri ve her değerli varlığınız gibi onu da korumanız gerekiyor. Peki markanızı ve fikri mülkiyet haklarınızı nasıl korursunuz?
Günümüz dünyasında hem markanızın ve hem de fikri mülkiyet haklarınızın korunması büyük önem taşıyor. Onlar geleceğe bırakacağınız miraslardır. Eğer gerekli tedbirleri almazsanız, itibar kaybına maruz kalıp işletmenizin geleceğini riske atabilirsiniz. Peki, bunu nasıl yapabilir ve hangi önlemleri alabilirsiniz? VPN indir gibi işlemler, neden bu bakımdan önem taşıyor? Aşağıda tüm bu soruların cevaplarını bulabilirsiniz.
Öncelikle telif hakkı, patent, endüstriyel tasarım, marka ve coğrafi işaret arasındaki farkları öğrenerek başlamanızı tavsiye ederiz. Zira bunların her biri için farklı koruma yöntemleri mevcut ve yine her biri farklı bir manaya geliyor.
Telif hakkı; eser sahiplerini ilgilendiren bir kavram.. Ve eser terimi de günümüzde soyut fikri ürünler (örneğin tablolar, romanlar, heykeller) için kullanılıyor.
Patent buluşları korumak için kullanılan bir yöntem ve size en fazla 20 yıl boyunca koruma sağlıyor.
Endüstriyel tasarımlar; ürünlerin dekoratif ve estetik yönleri anlamına geliyor: Görsel olarak etkileyici olan ve ürünün ticari değerini artıran her şey, endüstriyel tasarım kabul ediliyor.
Marka; belirli mal ve hizmetleri diğerlerinden ayıran işaretler olarak tanımlanıyor ve tescillenerek korunabiliyor. Ancak marka tescili, genellikle sadece 10 yıl boyunca bir koruma sağlıyor. Dolayısıyla da düzenli olarak yenilenmesi gerekiyor.
Son olarak, coğrafi işaretler; bir ürünün belirli bir bölgeye ait olduğunu gösterir. Ve bu tescille ürün, Avrupa Birliği çapında (Türkiye AB üyesi olmasa bile) korunur.
Özetlemek gerekirse bu terimlerin her biri farklı bir fikri mülkiyet hakkını temsil ediyor. Ve hepsi farklı bir şekilde korunması gerekiyor. Konuya ya da işe; temel mülkiyet terimlerini öğrenerek başlamanız bu nedenle önem arz ediyor.
Fikri mülkiyet terimlerini öğrendikten sonra artık onları korumak için gerekli tedbirleri almaya başlayabilirsiniz. İşe markanızı tescil ettirerek ve varsa buluşlarınız için patent alarak başlamanız gerekiyor. Çünkü tescilli markalar ve patentli ürünler, hak sahibinden izin alınmadan üretilemiyor, satılamıyor, kullanılamıyor ya da ithal edilemiyor.
Burada “buluş” teriminin geniş kapsamlı olduğunu unutmayın. Belirli bir ürün için yeni bir üretim tekniği geliştirdiyseniz, bunun için de patent alabilmeniz mümkün. Patent olmasa dahi “faydalı model” adı verilen özel bir haktan yararlanabiliyor ve aynı korumayı elde edebiliyorsunuz.
Bu arada bir üretim gerçekleştiriyorsanız, endüstriyel tasarımınızı tescil ettirmeyi unutmayın. Bu tescil ürünün teknik özelliklerini değil, kendine has görünümünü (yani tasarımını) koruyor ve tescilli tasarımlar toplamda 5 yıl boyunca (maksimum 25 yıla kadar) korunuyor.
Bu haklarınızdan herhangi birine tecavüz edilmesi halinde kullanabileceğiniz pek çok hukuki seçenek var. Bu noktada tecavüz fiilinin durdurulması için bir dava açabilir, tecavüzü gerçekleştiren üretim araçlarına (ve tecavüz konusu ürünlere) el koydurtabilir, hatta imha edilmelerini sağlayabilirsiniz. Ayrıca tecavüzü gerçekleştirenlerin hem hukuki, hem de cezai sorumlulukları bulunuyor. Tabi ki en doğrusu bir avukattan yardım almanız olacaktır. Fakat tescilli marka ve fikri mülkiyetlerinizi korumak için yapabileceğiniz pek çok şey olduğunu bilmenizde yarar var.
Tescilli marka ve fikri mülkiyet haklarınıza ister fiziksel alanda, ister sanal dünyada tecavüz ediliyor olsun, fark etmez, hukuki haklarınızı yukarıda bahsettiğimiz koruma tedbirlerinden yararlanarak koruyabilirsiniz. Örneğin işletmenizin web sitesi için hazırladığınız içerik izinsiz olarak bir başka web sitesinde kullanılır yahut markanız çevrimiçi ortamlarda taklit edilirse, aynı şekilde ilgili kişilere dava açabilir ve bu konuda suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Bu arada dijital dünyanın kuralları, gerçek dünyadan daha farklıdır. Diğer bir ifadeyle itibar kaybına neden olacak davranışlara bizzat kendiniz neden olabilirsiniz.
Buna örnek olarak, ilgili konularda gerekli eğitimi almamış çalışanlarınızın davranışları gösterilebilir. Mesela çalışanlarınız şirket bünyesinde kalması gereken ve herhangi bir yerde paylaşılmaması şart olan belgeleri çevrimiçi olarak başkalarına gönderip çalınmalarına neden olabilir.
Öte yandan gerekli güvenlik önlemlerini almazsanız, siber saldırganlar sunucularınıza sızıp müşterilerinizin hassas ve kişisel bilgilerini ele geçirebilir. Diğer bir deyişle, kanun sizin yanınızda olsa da, veri sızıntıları bir itibar kaybı yaşamanıza neden olacaktır. Bu da markanızın değerini azaltacaktır. O nedenle, markanızı sadece üçüncü kişilerden değil, kendi içinizden kaynaklanabilecek güvenlik tehditlerinden de korumanız önem arz etmektedir. Bu bağlamda:
Sonuç olarak yasalar markanızı ve fikri mülkiyet haklarınızı korumak için pek çok seçenek sunsa da, onları korumaya kendi bünyenizde başlamanız gerekiyor. Eğer siz gerekli önlemleri almazsanız, korumak için ne yaparsanız yapın markanız belli bir itibar kaybına uğrayacaktır. Özellikle yeni girişimler için itibar kaybı şirketin iflasına dahi neden olabilir. Bu nedenle, markanızı ve fikri mülkiyet haklarınızı hem üçüncü kişilerden, hem de çalışanlarınızın ihmallerinden korumayı öğrenmeniz önem taşıyor.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.