Marka Türleri: Tanındığı Çevreye Göre Markalar

A’dan Z’ye Marka Yönetimi konulu yazı dizimizin üçüncü bölümünde “Marka Türleri / Marka Çeşitleri Odağında Markaların Sınıflandırılması” konusuna değinmiştik. Bildiğiniz üzere bu konu; 6 ana başlık ile 14 alt başlıktan oluşuyor. Geçen haftalarda ilk 2 ana başlığı anlattık. Şimdiyse, marka türlerinden üçüncüsüne; “Tanındığı Çevreye Göre Markalar”a değineceğiz.
Markaların Sınıflandırılması, diğer bir ifadeyle Marka Türleri / Marka Çeşitleri toplamda 6 ana başlık ve 14 alt başlıktan oluşmaktadır. Bu yönüyle Markaların Sınıflandırılması (Marka Türleri) konusunun oldukça kapsamlı olduğunu söyleyebiliriz.
Geçen hafta Marka Türleri’nin ikinci ana başlığı olan “Sahiplerine Göre Markalar” konusunu anlatmıştık. Şimdi Markaların Sınıflandırılması konusunun üçüncü ana başlığına geçiyoruz: Tanındığı Çevreye Göre Markalar.
∴
Evet, “Markaların Sınıflandırılması” başlığında 6 ana başlık 14 alt başlık olduğundan bahsetmiştik. O halde şimdi üçüncü ana başlığımız olan “Tanındığı Çevreye Göre Markalar” konusuna başlayalım.
Marka Türleri konusunun, Tanındığı Çevreye Göre Markalar üst başlığı altında 2 alt başlık var. Diğer bir ifadeyle literatürde Tanındığı Çevreye Göre Markalar 2’ye ayrılmaktadır.
Bunlar;
Şimdi sırasıyla bu 2 alt başlık çerçevesinde marka türleri konusunu, tanındığı çevreye göre markalar perspektifinde açıklayacağız.
İçinde bulundukları çevrede tanınma derecesine göre kategorize edildiğinde markalar, tanındığı çevreye göre konumlanmaktadırlar.
Bu sınıflandırmaya giren ve Alelade Marka olarak adlandırılan marka çeşidinde ise söylenebilecek temel 2 detay bulunmaktadır. Fakat bu iki ayrıntıya gelmeden önce bir parantez açıp her markanın elbette ki bir tanınmışlığının olduğunu ifade etmek istiyorum. Ayrıca markada teklik ilkesi olarak adlandırılan bir standart söz konusudur. Dolayısıyla ister alelade marka olarak adlandırılsın ister tanınmış marka olarak betimlensin hiç fark etmez. Her markanın bir bilinirlik seviyesi vardır.
Peki Alelade Marka nedir? diye soracak olursanız “Alelade Marka dendiğinde marka hukuku açısından belli kıstasları tam manasıyla sağlayamamış ve bütünleşik pazarlama odağında bir takım sorumlulukları yeterince uygulayamamış markalar akla gelmeli” yanıtını verebilirim.
Bilinirlik için markalaşma, bunun içinse bütünleşik pazarlamanın büyük oranda uygulanması gerekmektedir.
O halde Alelade Marka olarak sınıflandırılan markaları tanımlarken kısaca “bilinirlikleri yoktur” değerlendirmesini yapabiliriz. Diğer yandan Alelade Marka sahiplerinin, markalarıyla ile ilgili hak iddia edebilmesi için kesinlikle yasal yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmiş olması gerekmektedir. Yasal yükümlülükten kastım tabii ki markanın tescil edilmiş olmasıdır.
Tanındığı Çevreye Göre Markalar konusunun ikinci kısmında “Tanınmış Marka” olarak ifade edilen marka türünü inceleyeceğiz. Bir önceki başlıkta belirttiğim gibi hali hazırda kullanımda olan her marka az yahut çok ama mutlaka bir bilinirliğe sahiptir.
Bazı markalar için bu tanınmışlık çok kısıtlı bir çevreyle sınırlıdır. Ancak bazı markalar, sınırları aşmış diğer bir ifadeyle dünya çapında yani geniş kitlelerce tanınmıştır. Yani “tanınmışlık” öyle ya da böyle her marka için geçerli bir meziyettir. Yalnızca tanınmışlık derecesi olarak adlandırabileceğimiz bilinirlik oranında bir farklılık söz konusudur.
∴
Yazı dizisi boyunca yeri geldikçe değindiğim bir ayrıntı var. Buna göre konuya ilişkin hep şu açıklamayı yaptık; “marka üzerine bir değerlendirme yaparken hukuki açıdan ve bütünleşik pazarlama odağında olmak üzere 2 temel disiplin çerçevesinde konuşmalıyız.”
Hukuki açıdan tanınmış marka kıstasına baktığımızda tanınmış markanın her somut olaya göre farklılık göstermesi ve önceden belirlenmiş kriterlere uymama olasılığının bulunması nedeniyle bu kavramın tanımı kanunlarda yer almamıştır. Ancak 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7 (1) maddesinin (i) bendinde Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesine göre “tanınmış markalar” için bir kıstas getirilmiştir.
Ayrıca örnek olaylar emsal davalar neticesinde hukukçular, Türk Patent Enstitüsü ve Yargıtay; bu konuya bir tanımlama getirerek tanınmış marka nedir sorusuna yanıt vermiştir.
Tanınmış marka; bir şahsa veya teşebbüse sıkı şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır.
Hamdi Yasaman tanınmış marka kavramı ile ilgili tanımlama yaparken “bir ülkenin bir veya birkaç yöresinde tutunmuş markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurtiçi ve yurtdışında ilgili çevrelerce bilinen, Paris Sözleşmesine üye devletlerden birisinin vatandaşlığında bulunan veya o ülkelerden birisinde yerleşik olan ya da ticari veya sınaî işletmeye sahip kişilere ait markaların” kastedildiğini ifade etmiştir.
1995 yılında WIPO bünyesinde oluşturulan “Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi”, tanınmışlığın belirlenmesi konusunda yaptığı çalışmaları Eylül 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantıda aldığı “Ortak Tavsiye Kararı” ile açıklamıştır. Böylece WIPO, bir markanın tanınmış marka olarak ifade edilmesinde ya da tanınmış marka kategorisine alınmasında bazı kriterleri ortaya koymuştur;
İşte o kriterler;
19.11.2003 tarih ve 25294 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un, madde 13-(d) bendi uyarınca “İlgili mevzuat hükümlerine göre, markaların tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemlerini yapmak,” yetkisi TPE’ye verilmiştir
Bu eksende Türk Patent Enstitüsü tarafından 2006’da “Markaların Tanınmışlık Düzeyi ile İlgili Esaslar ve Uygulaması Hakkında Tebliğ” yayınlanmıştır. Bu tebliğ ile birlikte markanın halk tarafından tanınmışlık düzeyini, herkes tarafından bilinirliğini, malın potansiyel ve fiili kullanıcılarının da ötesinde ulaşmış olduğu genel tanınmışlık düzeyini, belirtilen 20 civarı kriter çerçevesinde değerlendireceği belirtilmiştir.
“Tanınmış marka” konusunu destekleyici bir dipnot vermek istiyorum. Çok Tanınmış Marka olarak nitelenen markalar için bilinirlik öyle bir boyuta ulaşmıştır ki artık markanın aynısı ya da benzeri, farklı bir ürün ya da hizmet için dahi kullanılsa tanınmış markanın itibarına ve ayırt edici karakterine zarar verebilir. Ayrıca çok tanınmış marka ile benzerlik taşıyan bir markanın piyasada olması demek çok tanınmış marka üzerinden haksız kazanç elde edilmesi anlamına gelecektir.
“Çok Tanınmış Marka” olmak için Beko, Ferrari, Google, Hilton, Burger King gibi dünya çapında bir bilinirliğe ihtiyaç yoktur. Marka; belli bir düzeyin üzerinde yoğun bir tanınmışlığa sahipse, köklü bir geçmişi varsa, pek çok ülkede tescili bulunuyorsa, çok yüksek satış rakamlarına ulaşıyorsa, yüksek bütçeli marka – pazarlama kampanyaları gerçekleştiriyorsa o marka için; “çok tanınmış marka” denilebilir.
A’dan Z’ye Marka Yönetimi konulu yazı dizimizin “Marka Türleri / Marka Çeşitleri” bölümünde yer alan başlıklardan biri olan “Tanındığı Çevreye Göre Markalar” konusuna değindik. Böylece markaların sınıflandırılmasına dair 6 ana başlıktan üçüncüsü değerlendirmiş olduk. Bir sonraki makalede ise markaların sınıflandırılması konusunun dördüncü ana başlığını değerlendireceğiz.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.