Kurumsallık Ve Durumsallık

Kurumsallık ve durumsallık… Bu kavramların özellikle de ilkinin sıklıkla ve hemen her yerde yerli yersiz kullanıldığına şahit oluyoruz. Bu kullanımların bir kısmı doğru ve gerçek anlamındayken birçoğu da anlamından bağımsız ve gerçeklikten uzak oluyor.
Bu yazının esas amacı, yönetim yaklaşımı olarak kurumsallık ve durumsallık yöntemlerinin birbirlerinin karşıtları ya da alternatifleri olarak sunulması değil. Makalenin asıl amacı; bu yönetim kavramlarına genel hatlarıyla değinerek, kavramların; işletme / patron ve profesyonel çalışanlarda ne düşündürdüklerini ele almak.
Kurumsallık yani kurumsal olma özelliği birçok işletmenin hedefleri içerisinde yer alır. Zaman zaman bu hedef gerçekleşir ya da o yolda yalnızca ‘mücadele’ edilir. Bu mücadele ‘kişisel’ mücadelelere sahne oldukça yorucu olmaya başlar. Ve yeniden denenmek üzere rafa kaldırılan beyhude çabalara, bir yenisini daha ekler. Bu ‘mücadele’nin başarısızlıkla sonuçlanmasının sebebi; paydaşlar arasındaki bakış açısı ve niyet farklılıkları olabileceği gibi topyekûn ve iyi niyetle yapılmasına rağmen; yanlış ve yönetim biliminden uzak ilkelerin benimsenmesi gibi nedenler de olabilir.
∴
Profesyonel çalışma hayatının yeni adaylarına nasıl bir iş yerinde çalışmak isteyeceklerini sorsanız alacağınız ilk cevap büyük olasılıkla “kurumsal bir şirkette çalışmak isterim” olacaktır. Ya da iş değişikliği talebi olan bir profesyonele neden değişiklik yapmak istediğini sorarsanız, altından kurumsal bir yapıya olan ihtiyaç ve özlem, hiç azımsanmayacak oranda yani dikkate değer bir gerekçe olarak karşımıza çıkacaktır.
Meseleye sadece profesyoneller olarak ya da kariyer, iş hayatı odağında bakmayalım. Örneğin sahibi olduğunuz veya olacağınız bir taşınmazınıza dair ilan verirken de kurumsal bir firmaya kiraya vereceğinizi ve bunun tek tercih sebebiniz olduğunu belirtebilirsiniz.
Bu anlamda sorulması gereken bir diğer soru; insanlar neden kurumsal bir firmada, markada çalışmak isterler?
Aslında bu, cevabı basit bir sorudur. Kurumsal bir firmada çalışma isteğinin altında yatan temel ihtiyaç güven duygusudur.
Peki öyleyse nedir bu kurumsallık? Nasıl kurumsal olunur? Kurumsallık kim için ne ifade eder?
Kurumsallık denildiğinde akla ilk gelen en kısa ve özet açıklama; bir kurumun, işletmenin ya da markanın kişilere bağımlı olmadan, oluşturulan sistemler aracılığıyla faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesidir.
💡 Profesyonel çalışan için güvenli liman olan kurumsallık, bir diğer paydaş tarafından tehdit olabiliyor.
Kurumsallığın kim için ne ifade ettiği sorusunun cevabı da bu bağlamda karşımıza çıkıyor. Bu kısa tanım, paydaşların birlikteliğinin ötesinde paydaşları karşı karşıya getiren algının sebebi olabilir.
Çünkü içeriğinden ve süreçlerinden tamamen bağımsız, yalnızca bu kısa tanımla, patronun/kurucunun sistem dışına itilmesi tehdidiyle karşılaşması; sürece değer katan değil, aksine süreci baltalayan ve aşılması neredeyse imkânsız bir problemi karşımıza çıkarmaktadır.
Dolayısıyla profesyonel çalışan için güvenli liman olan kurumsallık, bir diğer paydaş tarafından tehdit olabiliyor. Oysa kurumsal nitelik taşıyan bir marka ya da işletme, sistemin ayakta kalması için tüm paydaşlarla ortak bir çalışma içinde görev dağılımında bulunur.
Bu birlikteliğin ahengi için sıklıkla yapılan yanlış uygulamaları tüm süreçleriyle birlikte ele alarak müdahale etmek gerekir. Ancak temelde tüm paydaşların, kurumsallığın haklarından faydalandıkları kadar sorumluluklarını da üstlenmeleri gerekliliğinin bilincinde olmaları gerekir. Aksi takdirde doğru kurgulanmayan ya da kurgulansa dahi zaman zaman inişler çıkışlar yaşayacak olan bu yeni çaba, paydaşlar için hak ve sorumluluk kavramlarının sürekli yer değiştirmesini tetikleyecek zemini hazırlayacaktır.
Önemli olan da paydaşların bu yolun meşakkatli bir yol olduğunu unutmadan hak ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmeleri olacaktır.
Durumsallık yaklaşımı, çoğu zaman kurumsallığın hak ve sorumluluk geçirgenliğinde paydaşların can simidi olma özelliği taşır.
Durumsal yönetim anlayışının bakış açısına göre; örgütsel yapının kendine özgü olması, içinde bulunulan zamanın, mekânın ve şartların farlılıklarından dolayı örgütsel yapılara göre değişik analizlere kapı açması kurumsallıktan kaçış kapısına dönüşebilir. Bu ise aslında hiç de tercih edilmeyecek ve iki yönetim anlayışını da işlevselliğinden uzaklaştıracak olan yani, duruma göre kurumsallık duruma göre durumsallık arasında geçişlerin olacağı fakat iki yaklaşımında doğru uygulanmadığı bir kaosa dönüşebilir.
Bu arada, durumsallık yaklaşımı idare-i maslahat yani vaziyeti idare etme yaklaşımı değildir. Tersine, her farklı durumda bulunan kişi için farklı bir idarecilik tarzı öneren uygulama yaklaşımıdır. Dolayısıyla güven/güvensizlik algısının zemin hazırladığı hak ve sorumluluklar düzleminde bir kanal olarak kullanılmamalı ve iki yönetim yaklaşımına da zarar vermemelidir.
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.