Alaattin Çağıl İle Sosyal Medya Üzerine Röportaj

Dijital pazarlama ve sosyal medya alanlarında yenilikçi çalışmalara imza atan ve Londra merkezli Mayfair Digital Agency’nin kurucu ortağı olan Alaattin Çağıl ile sosyal medya üzerine keyifli ve bilgi dolu bir röportaj gerçekleştirdik.
Branding Türkiye’nin “Duayenlerle Röportaj” serisinde bu kez Mayfair Digital Agency’nin kurucu ortağı Alaattin Çağıl var. Henüz 15 yaşındayken başladığı sosyal medya odağındaki kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası düzeyde birçok firmaya dijital pazarlama hizmeti sunan ve uzmanlık alanlarıyla ilgili kitapları bulunan Alaattin Çağıl ile hem sosyal medya dinamiklerini hem de Mayfair Digital Agency ile ilgili gerçekleştirmeyi düşündüğü projeleri konuştuk.
Sohbetimize deyim yerindeyse kitabın ortasından giriş yapacağım. Şöyle ki; günümüz markaları için olmazsa olmazların başında sosyal medya geliyor. Ancak hala birçok marka, sosyal medyada ne yapacağını bilmiyor. Oysa sosyal ağların hayatımıza girmesinin üzerinden yaklaşık 20 yıl geçti. Elbette pazara giren her yeni sosyal mecra kendi dinamikleri ve şartlarıyla geliyor. Ama buna rağmen sosyal medyanın olguları aynı. Buna karşın az önce dediğim gibi markalar yine de sosyal medya yönetiminde pek başarılı değiller. Bunun sebepleri ne olabilir?
Alaattin Çağıl: Bu çok önemli bir soru. Günümüzde markaların sosyal medya stratejilerinde yaşadığı sıkıntıların birkaç temel sebebi var. İlk olarak, birçok marka, hedef kitlelerini doğru anlamıyor ve onlarla etkileşimde bulunacak içerikler üretmekte zorlanıyor. Sosyal medya, hızlı değişen bir alan ve kullanıcıların ilgi alanları sürekli evriliyor. Bu yüzden markaların sürekli olarak hedef kitle analizi yapması ve içerik stratejilerini bu analizlere göre şekillendirmesi gerekiyor.
İkinci olarak, sosyal medya yönetimi konusunda yeterince kaynak ayrılmıyor. Birçok firma, sosyal medyayı hâlâ tam anlamıyla kucaklamış değil ve bu platformlarda başarılı olmak için gereken zaman ve enerjiyi harcamaya hazır değil. Sosyal medya yönetimi, sadece ara sıra yapılan gönderilerden ibaret değildir; sürekli bir taahhüt ve dinamik bir süreç gerektirir.
Üçüncüsü, teknolojik gelişmeler ve algoritma değişiklikleri, markaların sosyal medya stratejilerini sürekli olarak güncellemelerini gerektirir. Yeni sosyal medya mecralarının ortaya çıkışı ve var olanların evrimi, markaların bu platformlarda nasıl göründüğünü ve nasıl etkileşimde bulunduğunu sürekli olarak değiştirir. Bu nedenle, markaların güncel kalabilmek için sürekli eğitim ve adaptasyon sürecinde olmaları şarttır.
Son olarak, etkili bir sosyal medya stratejisi, yalnızca görsel ve yazılı içerik üretmekle kalmaz, aynı zamanda kullanıcı etkileşimini ve katılımını teşvik eder. Markaların sosyal medya üzerinde yarattığı etkileşim, müşteri sadakati ve marka değerini artırma konusunda kritik bir rol oynar. Bu yüzden sosyal medya, stratejik bir yaklaşımı ve derinlemesine bir anlayışı gerektirir.
Toparlayacak olursak, doğru bütçe ayrılmaması ve bu işin küçük görülmesi sonucunda birçok marka amacına ulaşamıyor veya çok geç ulaşıyor. Maalesef günümüzde artık sosyal medya kullanımı geçmişe göre çok arttı ve kirlendi; burada var olmak için bahsettiğim eksiklikleri tamamlayıp, bu eksiklikleri giderebilecek bir bütçe ayrılmalıdır. Son olarak, maalesef her sektörde olduğu gibi ‘bu işi biz de yaparız’ diyen çok fazla insan var; ama yine maalesef sanıldığı kadar kolay bir iş değildir.
Siz bunu açıklarken aklıma bu soruyu tamamlar nitelikte bir soru daha geldi. Peki markalar sosyal medyada sürdürülebilir başarı için ne yapmalı?
Alaattin Çağıl: Markaların sosyal medyada başarı sağlamaları için özgün ve etkileşimi yüksek içerikler üretmeleri, kullanıcıların ilgisini çeken uzun formatlı videolar hazırlamaları, sosyal ticaret özelliklerini etkin bir şekilde kullanmaları ve performans analizleri yaparak stratejilerini sürekli güncellemeleri önemlidir. Uzun videolarla kullanıcıları uzun süre videoda tutmayı başarırlarsa, video algoritmasının etkisiyle kar topu gibi büyüyecektir. Bu yaklaşımlar, markaların hedef kitleleriyle sürekli ve etkili bir bağ kurmalarını sağlayarak sosyal medyada sürdürülebilir bir başarı elde etmelerine olanak tanır.
Şimdi başta sormam gereken soruya geliyorum. Sizin sosyal medya yolculuğunuz nasıl başladı? Bunu soruyorum çünkü siz sadece bir sosyal medya kullanıcısı değilsiniz. Sosyal medya aynı zamanda sizin işiniz. Hatta sosyal medyada hatırı sayılır bir takipçi kitlesine de sahipsiniz. Nasıl oldu tüm bunlar?
Alaattin Çağıl: Uzun ve eski bir süreç bu, tabii ki. İlk olarak, bu işe çok genç yaşta ve Facebook’un çıkışıyla başladım. Daha sonra öğrendiğim bilgileri paraya çevirebildiğimi fark ettim. Bu işin adının ne olduğunu araştırırken “Sosyal Medya Uzmanı” ismini kullanmaya başladım. İlk yıllarda pek çok kişi alaycı bir bakış açısıyla baksalar da şu anda işler hiç öyle değil.
Bununla birlikte, bildiklerimi kanıtlayabilmek amacıyla yaptığım ilk şey, kendim üzerinden bir model oluşturmak oldu. Elbette, o dönemdeki deneyimlerim ve daha genç oluşumdan kaynaklanan eksiklikler ya da hatalar vardı, fakat istediğimi başarabilmiştim. Haberler, televizyonlar, ödüller ve Twitter’daki büyük kitlem sayesinde sosyal medya ve pazarlama işini yapabileceğimi kanıtlamış oldum. Bunu söylüyorum çünkü kişiler, markalar ve kurumsal tarafından iş talepleri oluşmaya başladı.
Bu başarılar sayesinde iyi bir kitle elde ettim ve bu kitleyi sürdürülebilir bir şekilde yönetmeye çalıştım. Herkese söylediğim gibi, ne kadar aktif olursanız, iyi ve özgün içerik üretirseniz, dijital platformlarda sizi bir o kadar besler. Fakat zamanla gelişen süreç, yeni işler ve aile derken sosyal medyamı yönetecek ve ilgilenecek zaman bulamıyorum. Şu anda ise kısmen Twitter, nadiren Instagram ve aktif olarak LinkedIn kullanmaya başladım.
Merak edenler olacaktır, Twitter’da kaç takipçiniz var an itibariyle? Daha da önemlisi aslında sosyal ağlarda aylık eriştiğiniz toplam sayı nedir?
Alaattin Çağıl: Bir önceki sorunun cevabında aslında kısmen ya da üstü kapalı bir şekilde erişimlerimin düştüğünü söylediğimi düşünüyorum. Çünkü beş yıl önce İngiltere’ye gelmemle birlikte yeni bir hayat, yeni bir coğrafya ve kısaca yeni bir sayfa ile birlikte hayatımda bazı şeyler değişti. Bu yüzden sosyal medya ile ilgili paylaşımları ciddi bir şekilde azalttım. Beş-altı yıl önceki veya iki-üç yıl önceki erişimlerimin hiçbiri yok demek daha doğru olur. Şu an LinkedIn ve Twitter’ı ele alacak olursak, çünkü sadece bu iki platformu daha aktif kullanıyorum diyebilirim. Aylık 10-15 milyon ortalamasında erişimler elde ediyoruz.
Infleuncerlıktan fenomenlikten bahsetmişken kurumsal yapılar da, anladığımız manada fenomenleşebilir mi?
Alaattin Çağıl: Kesinlikle, kurumsal yapılar da fenomenleşebilir. Bugünün dijital çağında, bir markanın fenomen haline gelmesi, sadece ürün veya hizmetlerinin kalitesine değil, aynı zamanda sosyal medyada yarattığı etkileşim ve topluluk yönetimi becerilerine de bağlıdır. Markalar, hedef kitleleriyle sürekli ve samimi bir iletişim kurarak, onların ihtiyaç ve beklentilerine hızla yanıt vererek kendilerini bir fenomen haline getirebilirler. İçerik üretiminde tutarlılık ve yenilikçilik, bu süreçte kritik öneme sahiptir. Markalar, doğru strateji ve yaratıcı içeriklerle, takipçilerini sürekli artırabilir ve sosyal medya üzerinde güçlü bir varlık gösterebilir. Bu yaklaşım, markanın geniş kitleler tarafından tanınmasına ve sevilmesine olanak tanır.
Bu konuyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Öncelikle, elbette hala çok kurumsal olan ve kimliğini koruyan markalar ve holdingler var. Bazı büyük markalar, marka büyüklüklerine güvenerek kendine özgü kimlikler ve farklı içerikler geliştirebiliyor; bu da güzel bir yöntemdir. Ancak içinde bulunduğumuz çağda, bilgiye, etkileşime ve trendlere yönelik hareket eden yeni ve başarılı markalar ortaya çıkıyor. Bu yöntem en etkili ve genellikle sonuca yaklaştıran yollardan biridir. Size McDonald’s üzerinden örnek vermek istiyorum.
McDonald’s Türkiye’yi ele aldığımızda, tam kurumsal bir çizgide ilerlediğini görüyoruz; bunun sebebi Türkiye pazarında kurumsal görünmek istemesi olabilir. (Tam olarak bilmiyorum ve negatif eleştirmek istemiyorum). Türkiye hesabını incelediğimizde sadece kurumsal içerikler ve harika tasarımlar mevcut. Fakat bunların hiçbiri artık kullanıcıya samimi ve doğal içerik kadar etki etmiyor. Ancak McDonald’s İngiltere’ye veya global olarak baktığımızda, %75 veya daha yüksek oranda etkileşim sağlayacak eğlenceli ve dikkat çekici içerikler görebiliyoruz. Bunun sebebi, günümüz çağında kullanıcıların daha samimi içeriklerle etkileşim kurma eğilimindedir.
Etkileşim, dolaylı yoldan marka değerini artırır ve bu değer sürdürülebilir olduğunda müşteriler geri döner. Maalesef, direkt pazarlama günümüzde etkisini yitirmiş durumdadır. Tabii ki tüm bu süreç geniş kapsamlı olduğu için her marka bu sürece sabredecek zaman ve bütçeye sahip olmayabilir. Kısacası, bilgiye dayalı, özgün, doğal ve trendlere uygun içerikler er ya da geç kazanır.
Bizi startup’lar da çok takip ediyor. Onlara katkısı olabilecek birkaç püf noktasından bahsetmenizi isteyeceğim. Bir girişim için en önemli büyüme kanallarından olan sosyal medya pek çok girişim tarafından efektif kullanılmıyor. Sizce startup’lar sosyal medyada nasıl bir strateji uygulamalı? Örneğin ilk periyotta hangi mecralarda konumlanmalılar?
Alaattin Çağıl: Sorular harika ama cevapları kısa tutmak mümkün değil gibi duruyor. Bu yüzden şimdiden kusura bakmayın. 🙂
Startup’lar için sosyal medya, marka bilinirliğini artırma ve müşteri tabanını genişletme konusunda hayati bir araç. Etkili bir sosyal medya stratejisi uygulamak, başlangıç aşamasındaki bir işletme için önemli faydalar sağlayor. Fakat tüm başlangıç seviyesinde olanların unuttuğu veya dikkat etmediği bir konu var. Artık Dijital Platformlar eskisi gibi değil. Eğer dijitalde varlığımı sürdürmek istiyorum diyorsanız dijitali markanızın yeni bir şubesi veya mağazası gibi görmeniz gerekmektedir. Bu ciddiyetle yaklaşırsanız ve şu tavsiyelerime kulak verirseniz sonuçlarda ciddi şekilde değişiklikler olacaktır.
1- Doğru Platformu Seçmek: Her sosyal medya platformu, farklı demografik özelliklere sahip kullanıcıları hedefler. Örneğin, B2C (işletmeden tüketiciye) ürünler satan startup’lar, geniş kitlelere ulaşmak için Instagram ve Facebook’u tercih edebilir. B2B (işletmeden işletmeye) hizmetler sunanlar için LinkedIn daha uygun olabilir. Elbette diğer mecralarda varlığımızı sürdüreceğiz ama bu örnek B2B işletmesi için söylüyorum; hedefimiz LinkedIn’e uygun ve karşılık bulacak içerikler üretmek olmalıdır.
2- İçerik Kalitesi ve Çeşitliliği: Başarılı bir sosyal medya varlığı için kaliteli ve etkileşim yaratacak içerikler üretmek esastır. Video içerikler, canlı yayınlar, kullanıcı yorumları ve eğitici blog yazıları gibi çeşitli içerik türlerini kullanarak takipçilerin ilgisini çekmek önemlidir. İyi bir bilgi her zaman satışa döner, bu yüzden dürüst ve iyi bir şekilde bilgi vermek markanıza güvenilir imajı çizer, bu hizmeti satın almak isteyen kullanıcı ise size müşteri olarak geri döner.
3- Etkileşimi Artırma: Sosyal medya, markaların müşterileriyle doğrudan iletişim kurmasına olanak tanır. Takipçilerle düzenli olarak etkileşimde bulunmak, onların yorum ve sorularına zamanında yanıt vermek, müşteri sadakatini ve marka güvenilirliğini artırır.
4- Ölçümleme ve Ayarlama: Google Analytics, Facebook Insights gibi araçlarla sosyal medya performansınızı düzenli olarak ölçümleyin. Hangi tür içeriklerin daha fazla etkileşim aldığını, hangi kampanyaların dönüşüm sağladığını analiz ederek stratejinizi buna göre ayarlayın.
5- Hedef Kitle Analizi: Hedef kitlenizin demografik özelliklerini, ilgi alanlarını ve online davranışlarını anlamak, onlara uygun içerikler üretmenize yardımcı olur. Bu bilgiler, reklam kampanyalarınızı daha etkili hale getirebilir.
Bu stratejiler, startup’ların sosyal medyada etkili bir şekilde konumlanmalarına ve uzun vadede büyümelerine yardımcı olabilir. İlk dönemlerde, enerjiyi ve kaynakları doğru kullanmak adına birkaç platformla sınırlı kalmak ve bu platformlarda güçlü bir varlık oluşturmak genellikle daha yararlı olacaktır.
Kitaplarınızdan bahsetmek istiyorum. Sosyal medya özelinde yazmış olduğunuz kitaplarda hem sosyal medyayı anlatıyorsunuz hem de sosyal medya uzmanı nasıl olunur sorusuna yanıt veriyorsunuz. Kitabınızın adını taşıyan o soruyu buradan da sormuş olayım; sosyal medya uzmanı nasıl olunur?
Alaattin Çağıl: Bu harika bir soru ve yıllardır bunu kitaplar, medya ve etkinlikler aracılığıyla anlatmaya çalışsam da hala başarılı olmuş değilim. “Sosyal Medya Uzmanı ne değildir?” diye başlayacak olursak; bir grafiker, bir video kurgucusu, bir müşteri temsilcisi, bir dijital pazarlama uzmanı, bir web sitesi geliştiricisi veya bir SEO uzmanı değildir. Ancak tüm bu bilgilere sahip olması avantaj sağlar ve bu özelliklere de elbette sahip olabilir. Kısacası Sosyal Medya Uzmanı, sosyal medya ile ilgili her şeyi A’dan Z’ye bilmek demek değildir.
Günümüzdeki en büyük problemlerden biri ise Sosyal Medya Uzmanı arayan kurum ya da markaların aynı zamanda diğer mesleklerde de profesyonel deneyim istemesidir. Örneğin, bir kişiden hem video kurgu, hem grafik tasarım, hem sosyal medya yönetimi, hem de WordPress uzmanlığı bekleniyor. Elbette tüm bu özellikler bir kişide bulunabilir; ancak bu kişiye hak ettiği maaş veya iş başı ücreti ödenmelidir.
Evet, sosyal medya uzmanı olmak gerçekten heyecan verici ve sürekli kendini yenileyen bir alan. Benim kitaplarımda da üzerinde durduğum gibi, bu mesleği icra etmek isteyenler için öncelikle derin bir merak ve öğrenme arzusu şart. Sosyal medyayı sadece yüzeyde kalmadan, algoritmalardan içerik stratejilerine kadar geniş bir perspektifle anlamak gerekiyor.
Bir sosyal medya uzmanı olmak istiyorsanız, çeşitli platformların nasıl çalıştığını ve farklı kitlelere nasıl hitap edeceğinizi bilmeniz gerekir. Bu, hem pratik yaparak hem de bu alandaki yenilikleri sürekli takip ederek mümkün olabilir. Ayrıca, analitik düşünme yeteneği de bu işin olmazsa olmazlarından. Kampanyalarınızın etkisini ölçebilmek, hangi tür içeriklerin daha fazla etkileşim aldığını anlamak ve buna göre stratejinizi şekillendirmek için bu çok önemli.
Ve tabii ki, yaratıcılık! Sosyal medya sürekli değişen bir dünya. Burada dikkat çekmek ve takipçileri bağlamak için yenilikçi ve ilgi çekici içerikler üretmek gerekiyor. Bu da sürekli bir yaratıcılık pratikleri gerektiriyor. İşte tüm bu sebeplerden dolayı, sosyal medya uzmanı olmak sandığınızdan çok daha kapsamlı ve dinamik bir süreç. Farklı sektör, küçük-orta-büyük profillerdeki dinamikleri deneyimleden tam anlamıyla bir Sosyal Medya Uzmanı olmak bir hayli zordur. Bu işte sizi geliştirecek en önemli faktör kuşkusuz “deneyimdir”.
Yeni kitap projeniz var mı?
Alaattin Çağıl: Halihazırda bekleyen ve tamamlanmak üzere olan iki kitap projem var, ancak zaman problemi yaşadığım için henüz tamamlayamadım. Yakın zamanda bu konuyla ilgili çeşitli aksiyonlar almayı planlıyorum. Ayrıca, basılı kitapların yanı sıra, parça parça fakat hızlıca anlaşılabilir şekilde kısa e-kitap projeleri yapmak istiyorum. Sosyal medya üzerine yazacağım bu kitaplarla, bu mesleği yapan arkadaşlara ya da bu mesleği yapmak isteyenlere katkıda bulunmayı hedefliyorum.
Bu arada ajansınızın uluslararası düzeyde hizmet verdiğini biliyorum. Sektör bazında odaklandığınız bir alan var mı? Markalara hangi alanlarda destek veriyorsunuz?
Alaattin Çağıl: Evet, Mayfair Digital Agency olarak gerçekten global bir perspektife sahibiz ve çok çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren markalara hizmet veriyoruz. Aslında bizim için önemli olan, hangi sektörde olursa olsun, markaların dijital dünyadaki varlıklarını güçlendirerek onları bir adım öne taşımak. Teknoloji, moda, sağlık ve turizm gibi alanlarda derinlemesine tecrübelerimiz var. Bu sektörlere özel stratejiler geliştiriyor, onların hedef kitlelerine ulaşmalarını ve pazarlama hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak dijital kampanyalar oluşturuyoruz. Her bir müşterimizle yakından ilgileniyor, onların özgün ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyoruz. Bu sayede, her birine özel, yaratıcı ve etkili çözümler sunabiliyoruz. Elbette tüm bu detaylı ve etkili süreci ortağım Dr. Murat Dağıtmaç ve değerli ekibimizle sürdürüyoruz.
Keyifli ve öğretici bir söyleşiydi Alattin Bey. Teşekkür ederim. Son olarak bizi takip edenlere tavsiye edeceğiniz 3 kitabı sormak istiyorum. Ayrıca özellikle üniversitelilere önerilerinizi de alabiliriz. Mesela şirketinizin staj ve istihdam politikası hakkında bilgi verirseniz belki bu röportajı okuyanlar arasından başvuru yapmak isteyenler olacaktır.
Alaattin Çağıl: Teşekkür ederim, gerçekten keyifli bir sohbet oldu! Kitap önerileri konusunda, dijital pazarlama ve kişisel gelişim üzerine odaklanan üç kitap önerebilirim: Philip Kotler’in Marketing 4.0, Seth Godin’in This is Marketing, ve Simon Sinek’in Start with Why. Bu eserler, hem sektörümüzdeki yenilikleri kavramanıza hem de genel iş ve yaşam felsefenizi şekillendirmenize yardımcı olacaktır. Ek olarak, bir bonus kitap Isaac Asimov’un I, Robot önermek istiyorum.
Üniversite öğrencilerine tavsiyem, teorik bilgilerini pratikle pekiştirmeleri yönünde olur. En iyi eğitim en iyi deneyimlerle sonuç verir. Mayfair Digital Agency olarak, genç yeteneklere staj ve kariyer fırsatları sunuyoruz. Staj programımız, dijital pazarlama dünyasında gerçek deneyim kazanmanızı sağlar ve sıklıkla bu programlarımızdan yetenekleri tam zamanlı roller için bünyemize katıyoruz. Başvurularınızı bekliyoruz; kim bilir, belki de bu röportajı okuyanlar arasından ajansımızın gelecekteki yıldızları çıkacaktır!
Alaattin Çağıl, 3 Mayıs 1994 tarihinde İzmir’de dünyaya gelmiştir. Marmaris’te geçen çocukluğunun ardından, lise ve üniversite eğitimi için yeniden İzmir’e dönmüştür. Genç yaşlarından itibaren teknolojiye ve dijital dünyaya ilgi duyan Çağıl, sosyal medya platformlarıyla erkenden tanışarak bu alanda yeteneklerini geliştirmeye başlamıştır. Henüz 15 yaşında sosyal medya üzerinden kazanç elde ederek kariyerinin ilk adımlarını atan Çağıl, genç yaşta büyük bir girişimcilik örneği sergilemiştir
Güncel makaleler, sektörel haberler ve ücretsiz etkinlikler için mail listemize abone olun.
Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti.
Asla spam yapmayacağız.